Ahmet Okur: “Turizmde kalıcı olmanın yolu, çevreye ve insana duyarlı bir yönetim anlayışından geçiyor”
- 6.08.2025
- 1 Day

Küresel
ekonomi, son yıllarda ardı ardına yaşanan krizlerle birlikte yeniden
şekilleniyor. Pandemi’nin ardından toparlanmaya çalışan turizm sektörü, bu kez
jeopolitik gerilimlerin ve bölgesel çatışmaların etkisiyle yeni bir belirsizlik
dönemine girdi. Enflasyonist baskılar yalnızca turist hareketlerini değil,
döviz kurlarından enerji maliyetlerine kadar pek çok temel parametreyi de
doğrudan etkiliyor.
Bu gelişmeleri değerlendiren Sundia by
Liberty Suncity Genel Müdürü Ahmet Okur, turizmin artık küresel ekonomik dalgalanmalardan bağımsız
düşünülemeyeceğini vurgulayarak şunları söyledi: “Son birkaç
yılda edindiğimiz en önemli deneyim, krizlerin artık sektörü şekillendiren
geçici dalgalar değil, yapısal dönüşümün bir parçası haline geldiğidir.
Sürdürülebilirliği çevre dostu bir söylemin ötesine taşıyarak, maliyetleri
optimize eden, operasyonel dayanıklılığı artıran ve uzun vadeli rekabetçiliği
destekleyen bir yapı olarak görüyoruz. Bu anlayışı kurum kültürümüze entegre
etmiş durumdayız. Misafirlerimiz, konakladıkları otelin karbon ayak izinden
yerel topluma katkısına kadar pek çok unsuru önemsiyor. Bu beklentileri
karşılayan oteller hem tercih edilirlilikte hem de marka algısında önemli bir
avantaj sağlıyor.”
Türkiye gibi turizm gelirine yüksek derecede bağımlı ekonomiler açısından bu
süreç hem riskler hem de fırsatlar barındırıyor. Döviz kurlarındaki artış,
Türkiye’yi yabancı turistler açısından daha cazip hale getirirken, aynı zamanda
enerji ve ithalata dayalı maliyet kalemlerinde baskı yaratıyor. Bu durum, turizm
işletmelerini yalnızca gelir artırmaya değil; aynı zamanda maliyetleri daha
etkin yönetmeye, kaynakları verimli kullanmaya ve iş modellerini yeniden gözden
geçirmeye yönlendiriyor.
Enerji verimliliğini artıran sistemler, su tasarrufu teknolojileri, yerel tedarikçilerle
kurulan iş birlikleri ve atık azaltımı gibi uygulamalar, hem çevresel hem de
ekonomik açıdan akılcı çözümler sunuyor. Küresel ölçekte enerji ve gıda
maliyetlerinin arttığı bir dönemde, bu tür sürdürülebilirlik adımları,
otelcilik sektöründe nefes alma alanı yaratıyor.
Türkiye’nin 2022 yılında başlattığı üç aşamalı Sürdürülebilir
Turizm Programı, sektörün bu
dönüşümüne yön veriyor. Bugün 7 binden fazla tesis bu sürece dahil olmuş
durumda. Ancak gerçek sürdürülebilirliğin yalnızca sertifikayla sınırlı
kalmaması gerektiğine dikkat çeken Okur, sözlerine şöyle devam etti: “Belgelendirme
elbette önemli bir adım. Ancak asıl mesele, bu anlayışı tüm operasyonel
süreçlere entegre edebilmek. Karar alma süreçlerinden tedarik zincirine,
çalışan eğitimlerinden yerel iş birliklerine kadar bütüncül bir yaklaşım
gerektiriyor. Biz bu bilinçle hareket ediyor, sadece bugünü değil, yarını da
düşünerek kararlar alıyoruz. Turizmde kalıcı olmanın yolu; çevreye, insana ve
topluma duyarlı bir yönetim anlayışından geçiyor.”