Antalya, gastronomi turizminde dünya markası olabilir
- 25.08.2025
- 11 H

Turizm
Yazarı, Gazeteci Halil Öncü, Antalya’nın damaklara dokunan lezzetlerini TÜRSAB
tarafından yayınlanan ‘The Voice Of Travel’ Dergisi’ne kaleme aldı. Öncü,
yazısında Antalya’nın mutfak kültürünü, gastronomi turizminin önemini ve
geleceğini ele alırken, kentin simge restoranlarından 7 Mehmet Restaurant ve
Parlak Restaurant üzerinden dikkat çekici bilgiler paylaştı.
Antalya’nın zenginliği mutfağına
yansıyor
“Antalya Gastronomi Kenti Olma Yolunda İlerliyor” başlığını
taşıyan yazıda, Antalya’nın tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği
yapmış bir turizm kenti olduğuna dikkat çekildi. Pamfilya’nın bereketli
topraklarında gelişen bu kültürel çeşitlilik, mutfağa da yansımış durumda.
Zorunlu göçlerle bölgeye yerleşen Kıbrıslılar, Giritliler, Moralılar,
Selanikliler ve Mısırlılar, Toros Yörüklerinin yoğurt, peynir ve buğday
ağırlıklı mutfağıyla birleşerek Antalya’yı benzersiz bir gastronomi merkezi
haline getirdi.
7 Mehmet Restaurant: 1937’den günümüze
Antalya’nın simge mekânlarından 7 Mehmet Restaurant, 1937 yılında atılan
temelleriyle bugün üçüncü kuşak temsilci Şef Mehmet Akdağ ile yoluna devam
ediyor. Akdağ, restoranın geçmişten bugüne hikâyesini ve gelecek projelerini
anlattı: “17 coğrafi işaretli ürünümüz var, bu sayı artacak. Ticaret Odası’yla
yaklaşık 400 ürünü kapsayan büyük bir arşiv çalışması yürütüyoruz. Halıdan
kaşığa, ottan baharata kadar Antalya’nın zenginliği ortaya konacak.”
Ayrıca otellerin açık büfelerinde mutlaka yerel lezzetlere daha fazla yer
verilmesi gerektiğini vurgulayan Akdağ, “170’e yakın yerel lezzetimiz var.
Bunlar dönüşümlü olarak otellerin açık büfelerinde sunulmalı. Restoranlarda ve
kafelerde de en az bir yerel lezzet zorunlu olmalı. Bu çiftçimizin üretimini de
destekler” ifadelerini kullandı.
Parlak Restaurant ve gastronominin geleceği
1954 yılından bu yana hizmet veren Parlak Restaurant’ın kurucusu ve ATSO 37.
Grup Meslek Komitesi Başkanı Güray Parlak da Halil Öncü’nün yazısına
görüşleriyle katkı sundu. Parlak, gastronomi turizminin Antalya için büyük bir
fırsat olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Antalya’nın tarihî ve kültürel
zenginliği gastronomiyle taçlandırıldığında şehre büyük bir katma değer
sağlanacaktır. İnsanlar seyahat ederken artık yeni tatlar denemek istiyor.
Gastronomi turizmi, Antalya’nın sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunabilir.
Şu anda kentte büyük bir gastronomik envanter çalışması yürütülüyor. Geleneksel
tarifler yeniden gün yüzüne çıkarılıyor ve doğru reçetelerle sunuluyor. Bu
çalışmalar Antalya mutfağının geleceğini şekillendirecek.”
Yerel lezzetlerin zengin mozaiği
Antalya yalnızca doğal güzellikleri ve tarihi mirasıyla değil, aynı zamanda
zengin mutfak kültürüyle de öne çıkıyor. Kentin verimli toprakları 43 çeşit
sebze ve 50’ye yakın meyveye ev sahipliği yapıyor. Bu bereket, hem tuzlu hem
tatlı çeşitlerde özgün tatların ortaya çıkmasını sağlıyor.
Antalya mutfağının öne çıkan bazı lezzetleri
Antalya Piyazı, Antalya Usulü Kabak Tatlısı, Arap Kadayıfı, Balık
Ekşilemesi, Domates Civesi, Ekşi Tarhana Çorbası, Gülüklü (Hülüklü) Çorba,
Güveçte Oğlak Tandır, Hibeş, Kömbe, Turunç Reçeli, Yörük Kebabı. Bu liste,
Antalya mutfağının sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor.
Antalya gastronomi turizminde dünya markası olabilir
Halil Öncü’nün Rhe Voice dergisinde kaleme aldığı yazı, Antalya’nın gastronomi
alanındaki zenginliğini gözler önüne sererken, kentin yalnızca deniz-kum-güneş
destinasyonu değil, aynı zamanda dünya çapında bir gastronomi destinasyonu olma
yolunda ilerlediğinin altını çizdi.