The argument in favor of using filler text goes something like this: If you use any real content in the Consulting Process anytime you reach.

  • img
  • img
  • img
  • img
  • img
  • img

Get In Touch

Güncel Haberler
Otel
Acente
Destinasyon
Vacation
Havacılık
Cruise
Teknoloji
Spor
Sağlık
Sanat

Sadece suyu korumak yetmez; doğru kullanmak, geri döndürmek ve yaşatmak gerekiyor

Geri dönüşüm bir kültürdür

Suyun yaşamdaki değerini son günlerde kuraklık haberleriyle daha da fark ettik. Ülke genelinde bazı kentlerde bir aydan daha kısa sürede su ihtiyacının karşılanamaz olduğu bilgileri de haber bültenlerinin başlıklarında. Artık suya hasret günler gelmişken, biz de birçok şeyi yumurta kapıya dayanınca yapmaya alışmışken hadi bakalım son çıkışta elden ne gelir tuşa basalım.

Artık biliyoruz ki bir damla suyu kaybetmek bile geleceğimizi erozyona uğratmakla eşdeğer. Her gün fark etmeden tükettiğimiz suyun yaşamın ve üretimin kalbi olduğunu nihayet öğrendik acı veya tatlı. Şimdi ise “Zararın neresinden dönersek kardır” diyerek suyu geri kazanmak için canhıraş bir mücadelenin parçasıyız. 2019 yılından bu yana daha sık telaffuz edilen sıfır atık kavramıyla zihnimize kazınan geri dönüşüm uygulamaları şimdilerde bir kültür haline geldi. Bu kültür bir bakıma israfın önlenmesini, kaynakların daha verimli kullanılmasını, atık oluşum sebeplerinin gözden geçirilerek atık oluşumunun engellenmesi veya minimize edilmesi, atığın oluşması durumunda ise kaynağında ayrı toplanması ve geri kazanımının sağlanmasını kapsayan atık yönetim felsefesini besliyor. Tabi bu kültürü geliştirmek çöpleri ayrıştırmaktan öte doğayla uyumlu bir yaşam biçimini benimsemek anlamına geliyor.

Nedir doğayla uyumlu bir yaşam biçimi biraz derinlere inelim. 
Su demişken sudan başlayalım. Toprağın canlılığını ve biyoçeşitliliği merkeze alan yöntemler, suyun sadece sulama için tüketilmediği, aksine yeniden üretim sistemine kazandırıldığı bir yaklaşımı temsil ediyor. Özellikle doğal göletler, sazlık alanlar ve biyolojik filtreler aracılığıyla arıtılan su, tarlalara geri dönüyor; üretim maliyetlerini düşürüyor, ekosistemi koruyor.

Agroekolojik uygulamalar denilen bu yöntemler, suyun bu döngüsünü korumanın ve yeniden yaşatmanın en etkili yollarından biri. Agroekoloji yalnızca teknik bir yöntem değil, kültürel bir dönüşüm de yaratıyor. Tabi ilk iş çiftçilerden başlıyor. Çiftçiler toprağa saygılı yöntemleri tercih ettikçe, toprak da çiftçiye elbette emeğinin karşılığını verecek. Ürün ve üretim yöntemleriyle ilgili bilinçli seçimler de tüketicilerin ev ödevi. Böylece domino etkisiyle geri dönüşüm toplumsal bir farkındalık haline geliyor. Suyun her damlası değer kazanıyor, ekolojik ve ekonomik döngüler birbirine bağlanıyor. Bu kronolojinin çıktılarını okumak içinizi ferahlattı değil mi?

Geleceğe güvenle bakmak için artık suyu korumak yetmez; onu doğru kullanmak, geri döndürmek ve yaşatmak gerekiyor. Agroekolojik uygulamalar, geri dönüşüm kültürünü günlük yaşamımıza ve üretim sistemlerimize taşıyan bir köprü niteliğinde. Her damla suyu yaşatmak, aslında geleceği yaşatmak demek. Turizmden tarıma her sektörde bu kültürel dönüşüme katılmanın tam zamanı.