Ünlü tarihçi İlber Ortaylı, turizm bölgeleri hakkındaki görüşlerini Instagram hesabından yayımlamaya devam ediyor. İlber Ortaylı bu sefer Kapadokya’yı ele aldı.

“Kapadokya ilk kez 62 yıl önce ayak bastım. 1963 Nisanında bundan 62 yıl önce eğitim amaçlı gezilere katıldım. Konaklama imkanımız yoktu için Alacahöyük, Boğazköy'e, Göreme'ye, Gordion'a, Konya'ya gittik. O zamanın Konyasını görmek büyük bir şanstı. Pek tabii asıl büyük kazanç Göreme. Aksaray kavşağından sonra şose yolla ulaşılan Ürgüp ve Göreme'nin edebiyatımızdan tanıdığımız bacaları vardı ama mekteplerde bacaların dışında en hafif bir bilgi verilmeyen kaya kiliseleri, manastırlar hepi büyümüştü. Nevşehir ve Ürgüp Selçuklu medeniyetinin, Bizans'ın kaynaştığı yerlerdi.

Doğrusu yaptığımız işlerden çok keyiflenmiştik. Ankara gibi İstanbul'un aksine dış dünyaya açık görünen bir başkentte dünya ile temas halindeydi. Hatırlıyorum, lisenin birinci sınıfındaydım. O yıl sonunda eylül yerinde ne ayrılıp Bursa, İzmir ve Burdur üzerinden Antalya'ya gittim. Bu gezi için rahmetli annemle fazlasıyla mücadele etmişlerdi. Ama Türkiye henüz bakirdi. O bakir Antalya ve Alanya'yı bir daha görmem mümkün olmuyor. Aynı şeyi ikinci sene okulunun turizm kolunda, oralarda tertiplediğim bir geziyle sağladık. Rehber öğretmenimiz kimyacımız Osman Bey'di. Efes'i ve Bergama'yı görmüştüm, Selçuk'a bakmıştım. İzmir'den çıkışı ile ulaştığımız Selçuk kasabasından Efes Harabeleri'ne tırmanmak ayrı bir keyifti.

Kapadokya o zaman da çalışkan insanların bölgesiydi. Nevşehir, Türkiye'nin en büyük kamyon özelliklerine sahiptir. Kayaların içindeki depolar sebze ve meyvenin depolanıp uygun bir mevsimde yüksek fiyata satılmasına izin vererek bir hizmet sunuyordu. Haklarıdır. Bölgenin çocukları cin gibidir. Onun aileden birkaç kişinin bürokrat olması ananeydi. Yavaş yavaş Avanos'un klasik çanak çömlek üretimi bugün seramiğe dönüştü. Bugün Kapadokya artık otellerin ve seramik atölyelerinin bulunduğu bir bölge haline geldi. Ancak burada bir sınırlama gerekiyor. Fazla var tabelası. Otel sayılarını da boyut sınırlaması gerekiyor. Bölgenin insanının ilk anda çok bilmiş bir girişimcilikle dağa tepeye oteli kalkmaya başladı. Bugün bunun kontrol ayaklarına çalışılıyor. Bu bölge tarihi Anadolu'ya ışık saçıyor. Korumamız lazım.”