Kurum kültüründe sessiz bir devrim
- 3.09.2025
- 75 Day
Kurum kültüründe sessiz bir devrim
Sabah ofise adımınızı atar atmaz biriken e-postalar, peş peşe gelen toplantılar
ve son teslim tarihleri derken bu mecburi rutinler uzar gider...
İş dünyası hızla akıyor bu
tempoda insan faktörü çoğu zaman arka planda kalıyor. Son yıllarda kurumsal
şirketler asıl gücünün, rakamlardan değil, mutlu ve dengeli çalışanlardan
geldiğini nihayet fark etmeye başladı. Beni de her düşündüğümde heyecanlandıran
kurumsal dünyada sessiz bir devrim başlıyor. Çalışan mutluluğunun şirket
başarısının temel direği olduğu yavaş yavaş hatırlandı. Bir şirketin en önemli
kaynağı insan. Kurumsal firmalarda verdiğim birçok eğitimde öncelikli olarak etkili
iletişim becerilerini geliştirmek isteyen şirket yöneticileriyle yaptığımız
sohbetleri düşünürsek dijital terapi adım adım değil tam bir sağanak yağmurla
geliyor. Peki, neden bu kadar ihtiyaç var iletişim becerilerini geliştirmeye?
Dolaylı olarak bireylerin ruh sağlığını iyileştirmeye? Çalışanların ruh sağlığı
bozulduğunda bu durum ekip içi çatışmalara, düşük motivasyona ve işten ayrılma
oranlarının artmasına neden oluyor. Dijital terapi uygulamaları, çalışanlara
günün her saatinde erişebilecekleri bir destek hattı sunarak bu zinciri
kırıyor. Kısa meditasyonlar, farkındalık egzersizleri ve anlık danışmanlık
hizmetleri, sadece bireysel iyilik halini artırmakla kalmıyor; ekipler arasında
empatiyi ve iş birliğini de güçlendiriyor.
Pandemiyle birlikte hızla
yayılan uzaktan çalışma modeli, iletişimde mesafeleri artırdı. Ekranlar
arasındaki mesafeyi kapatmak için şirketler artık dijital terapiden
faydalanıyor. Uzaktan çalışmada görünmez köprüler bu şekilde kuruluyor
diyebiliriz.
Çalışanlar, evlerinden
çıkmadan ruhsal destek alabiliyor; yöneticiler ekiplerin duygusal durumunu daha
iyi gözlemleyerek destekleyici bir liderlik sergileme fırsatna erişiyor.
Kısacası eskiden ruh sağlığı konuları iş dünyasında tabu gibiydi. Şimdi bunu
fırsata dönüştürenler 5 adım ileride. Dijital terapi platformları, şirketlerde
“ruh sağlığı odaklı kurum kültürü” kavramını gündeme taşıyor. Şirketler iş yeri
kimliği dışında yeni bir kimlik kazanıyor ve çalışanların gelişebileceği bir
topluluğa dönüşüyor. Çatışmalar azalıyor, iletişim daha açık hale geliyor ve
çalışanlar kendilerini daha değerli hissediyor. Dolayısıyla geleceğin
şirketleri ruh sağlığına yatırım yaparak çalışan bağlılığında ve performansta
gözle görülür bir artış yaşıyor. İnsan odaklı bu yaklaşım, markaları sadece
ürünleriyle değil, çalışanlarına verdiği değerle de farklılaştırıyor.
Güçlü bir yatırım ve daha
sağlıklı bir iletişim kültürünün anahtarını alan ve çalışan mutluluğunu
önemseyen her şirket kurum kültüründe sessiz bir devrim gerçekleştiriyor.
Işık TUNÇEL







