Turizm ve otelcilikte neredeydik, nerelere geldik, nerelere gelebilirdik?
- 12.09.2025
- 12 H

Turizm ve otelcilikte neredeydik, nerelere geldik, nerelere gelebilirdik?
Türkiye’nin turizm serüveni, 1980’li yıllarda mütevazı adımlarla başladı. Bugünse ülkemiz, milyonlarca turisti ağırlayan dev bir endüstri haline geldi. Benim bu yolculuğa tanıklığım, Balıkesir Turizm İşletmecilik’te aldığım eğitimle başladı. Antalya ve Kuşadası’ndaki staj görüşmelerimde, turizmin gelecekte Türkiye için ne denli önemli bir lokomotif olabileceğini belki o yaşlarda tam kavrayamasam da, sektörün dinamizmini derinden hissetmiştim. O yıllarda turizm henüz emekleme aşamasındaydı. Yatak kapasitesi sınırlı, ulaşım imkânları yetersiz, profesyonel yönetici sayısı oldukça azdı. Buna rağmen sektörde büyük bir heyecan ve vizyon vardı. O dönemin otel ve acenta yöneticileri mesleklerine hâkim, ileriye dönük düşünebilen kişilerdi.
Bugün geldiğimiz noktada rakamlar etkileyici: yüzbinlerce yatak, milyonlarca turist, gelişmiş ulaşım ağı ve uluslararası markaların işlettiği devasa tesisler… Ancak bu büyümenin bedeli ağır oldu. Plansız şehirleşme, çevreye duyarsız yatırımlar ve çarpık yapılaşma, pek çok destinasyonun kimliğini zedeledi. Turizm çoğunlukla “daha çok yatak, daha düşük fiyat” anlayışıyla şekillendi; kısa vadeli kazançlar, uzun vadeli sürdürülebilirliğin önüne geçti.
Bugün en kritik sorunlardan biri turizm çalışanlarının yaşam standartlarıdır. On binlerce emekçi, emeğinin karşılığını alamadığı için turizmden elde ettiği gelirle sağlıklı bir yaşam kurmakta zorlandı. Oysa güçlü bir turizm sektörü sadece yatırımcıya değil; esnafa, çiftçiye, üreticiye ve tüm topluma adil bir gelir sağlamalıdır. Nitelikli yönetici eksikliği de sektörün gelişimini sınırlayan temel sorunlardan biri olarak varlığını sürdürüyor.
Buna karşın Türkiye hâlâ büyük bir potansiyele sahip. Eşsiz doğal güzellikler, tarihi zenginlikler, turist gönderen ülkelere yakınlık ve coğrafi avantajlar elimizde. Bundan sonrası için yapılması gereken, “ucuz kitle turizmi” anlayışını geride bırakıp; kültür, gastronomi, sağlık, kongre ve sürdürülebilir turizm gibi alanlarda çeşitlenmeye gitmektir.
Türkiye turizminin geleceği için temel öneriler
Çevre duyarlılığı ve sürdürülebilirlik: Doğal alanların korunması, yapılaşmanın kontrol altına alınması.
Planlı şehirleşme ve destinasyon yönetimi: Turizm bölgelerinin kimliklerini kaybetmeden gelişmesi.
Kalite odaklı yatırımlar: Sadece yatak kapasitesine değil, hizmet kalitesine ve deneyime odaklanmak.
Çalışan refahı ve nitelikli yöneticiler: Turizm emekçilerinin yaşam standartlarının iyileştirilmesi, adil gelir paylaşımı ve eğitimli kadroların sektöre kazandırılması.
Pazar çeşitliliği: Kültür, gastronomi, doğa ve alternatif turizm türlerine yatırım yaparak farklı misafir gruplarını ülkemize çekmek.
Eğer bu vizyonla hareket edilirse Türkiye, yalnızca Akdeniz’in değil, tüm dünyanın en güçlü ve sürdürülebilir turizm merkezlerinden biri olabilir.