The argument in favor of using filler text goes something like this: If you use any real content in the Consulting Process anytime you reach.

  • img
  • img
  • img
  • img
  • img
  • img

Get In Touch

Güncel Haberler
Otel
Acente
Destinasyon
Vacation
Havacılık
Cruise
Teknoloji
Spor
Sağlık
Sanat

Beyaz kumlar kayboluyor

Beyaz kumlar kayboluyor

 

Salda Gölü… Gölün o harika, eşsiz doğasını; bembeyaz kumlarla çevrili masmavi sularını haberlerde ve sosyal medyada görmeseydik, belki de sadece Burdur halkı tarafından bilinen bir yer olarak kalacaktı. Belki de öyle kalmalıydı, çünkü tüm doğal güzelliklere yapılan insan müdahalesi ile bu eşsiz, dünyanın en önemli jeolojik miraslarından biri olan göl ne yazık ki bakir özelliklerini gün geçtikçe kaybetmeye başladı.

Öncelikle göl hakkında kısa bir bilgi vermekle başlayalım. Salda Gölü, Burdur Yeşilova’da bulunan Türkiye’nin en derin gölü ve Türkiye’nin Maldivleri olarak bilinmektedir. Çevresindeki magnezyum açısından zengin beyaz kayaçlar göle bu eşsiz rengini verir. Nadide ekosistemlere ev sahipliği yapar; endemik bitkiler ve kuş türleri açısından zengindir. Ayrıca, “Dünyanın En Önemli 100 Jeolojik Mirası” listesine girmiştir. Hem doğal sit alanı hem de özel çevre koruma bölgesi statüsündedir. O zaman, özel olarak korunması gereken bir alanın şimdiki durumuna nasıl geldiğine biraz değinelim.

Doğanın sömürülüşü: Salda Gölü’nden dersler
Popüler olmak maalesef ülkemizde var olan değerlerin bilinçsizce ve hızlıca tüketilmesine yol açmakta. Salda Gölü, bu plansız ve hızlı tüketimin ilk akla gelen örneklerinden biri. Sosyal medyadaki fotoğraf ve videoların yayılmaya başlamasıyla popülerlik kazanan destinasyon turist çeken bir bölge haline geldi. Bölgenin turist çeken özel ve doğal güzellikte olması hem yerel halk hem de bölge turizmi için olumlu olsa da ne yazık ki elimizdeki eşsiz kaynakları kaliteli turizm anlayışıyla birleştiremedik.

Popüler destinasyona hem yerli hem yabancı turistlerin akın etmesi, seyahat acenteleri tarafından organize edilen turlar çevreye vereceği olumsuz etkiler dikkate alınmadan gerçekleşti. Aşırı turizm, çöpler, atıklar ve araç girişleri gölün ekosistemine zarar verdi. Ziyaretçilerin kumsallarda dolaşıp hatıra amaçlı kum alması, gölün beyaz kumsallarını ve doğal yapısını bozdu ve bu durum yıllarca devam etti.

Özel çevre koruma bölgesi statüsündeki göl ve çevresi için ise son yıllarda yaşanan sıkıntıları da medyada sıkça görmeye başladık. Özellikle son dönemde dikkatimi çeken bir haber de bu yazıyı kaleme almam da etkili oldu. Bu konuya değinmem gerekirse Salda Gölü çevresine yapılan sıcak asfalt çalışmaları dönemin dikkat çeken konularından. Gönül isterdi ki ülkece sahip olduğumuz bu doğal çekiciliklerden güzel şekilde bahsedilsin. Ama biz insanların keşfedip de güzel bir şekilde sürdürdüğümüz çok nadir şeyler olduğu kanısındayım. Bunun birçok örneğini de görüyoruz. Gelelim Salda Gölü’nde son dönemde yapılan ve sonuçları hem günümüzü hem de geleceğimizi etkileyecek zararlara.

Salda Gölü Koruma Derneği “Salda’ya kepçeyle girildi, kumsal kamyonlarla taşındı, bina dikildi, göl kıyısına sıcak asfalt döküldü. Triatlon yapılarak mikrobiyalitler ezildi. Salda bir reklam panosu değil, korunması gereken bir mirastır. Yapılanlar çevre suçudur; bilimi, halkı ve doğayı susturamazsınız.” açıklamasında bulundu. Diğer haber başlıkları da durumu özetliyor: “Çivi bile çakılmayacaktı, şantiyeye döndü. Dünya mirası Salda Gölü’ne bina dikildi. Kıyı şeridine asfalt yol yapıldı. Gölün etrafı madenlere açıldı.”

- “Salda Gölü, çevresine dökülen asfalt nedeniyle tehlike altında.”
- “Özel Çevre Koruma Bölgesi statüsündeki Salda Gölü’ne asfalt döküldü.”
- “Salda Gölü’ne şimdi de sıcak asfalt döküldü.”

Bu haber başlıkları, Salda Gölü’nün özel koruma statüsüne rağmen maruz kaldığı müdahaleleri açıklıyor. Tüm bu gelişmeler, gölün hem jeolojik hem de ekolojik değerini korumanın ne kadar hayati olduğunu bize bir kez daha gösteriyor. Salda Gölü’nün Özel Çevre Koruma Bölgesi statüsündeki kıyısına dökülen sıcak asfaltın göl ekosistemi üzerinde uzun vadede ciddi etkileri olabilir. Asfaltın içerdiği kimyasallar yağmurla birlikte göle akarak kumların beyaz rengini karartabilir, mikrobiyalitleri ve özel kayaç oluşumlarını tehdit edebilir. Asfalt dumanı ve yaydığı partiküller, hava, toprak ve su ortamına zarar verirken göldeki canlı yaşamını da olumsuz yönde etkileyebilir.


Salda Gölü: Popülerlik ve tahribat arasında

Peki, turizm açısından baktığımızda; turist çeken doğal güzellikler, ekosistemler ve kültürel mirasa sahip bir destinasyonda yaşanan tahribat, bölgenin çekiciliğini yitirmesine yol açar. Eski cazibesini kaybeden destinasyon, adeta sonuna kadar kullanılmış, sömürülmüş ve kaderine terk edilmiş olur; yeni yerler keşfedildikçe aynı döngü tekrar eder. Ne yazık ki, burada sorumlu turizm anlayışını görmek mümkün değil. Bu durumu Türkiye’nin gerçeği diyerek kabullenmemeliyiz. Turizm tüketim anlayışımızın değişmesi ve düzeltilmesi için elimizden bir şeyler gelmeli; bunu doğaya, turizme, ülkemize ve özellikle gelecek nesillere borçluyuz. Doğaya sorumsuzca yapılan bu tahribat, er ya da geç bizim yaşamımıza ve geleceğimize de yansıyacaktır. Bizlere verilmiş olan bu değerli kaynakları hunharca kullanmamız, gelecek nesillere ciddi bir miras sorunu bırakacaktır. Bu noktada yerel halk ve paydaşların da desteğiyle alınabilecek önlemler ve yapılabilecek iyileştirmeler henüz durum çok kötüleşmemişken önüne geçilerek, bu miras yaşatılabilir.

Tabi ki öncelikli olarak hem tabiat hem de turizm geleceğimizi etkileyecek olan bu yoldan dönülmesi elzemdir. Peki biz, Salda Gölü gibi değerli doğa miraslarını korumak için neler yapabiliriz? Gezilerimiz sırasında çevreye verdiğimiz zararı azaltmak için hangi küçük ama etkili adımları atabiliriz? Gelecek nesillere bizim gördüğümüz bu eşsiz doğayı bırakabilmek için bireysel ve toplumsal olarak hangi sorumluluklarımız var? Turizm, kalkınma ve doğal miras arasında dengeyi nasıl sağlayabiliriz?

- Koruma derneklerini ve doğa gönüllülerini desteklemek:
 Çalışmalarına katılabilir, farkındalık projelerine gönüllü olabiliriz.

- Yerel halkı bilinçlendirmek:
 Bölge halkı bu doğal mirasın hem sahibi hem de en büyük savunucusu olmalı; koruma bilincini yaygınlaştırmak çok önemli.

- Sorumlu ziyaretçi olmak:
 Çöp bırakmamak, araçla kıyıya girmemek, kum veya doğal oluşumları tahrip etmemek en temel görevimiz.

- Sosyal medyayı bilinçli kullanmak:
 Paylaşımlarımızla tüketimi körüklemek yerine farkındalık yaratacak içerikler üretmeliyiz.

- Eğitim ve farkındalık çalışmaları:
 Okullarda, üniversitelerde ve yerel etkinliklerde doğa koruma bilincini artıracak eğitimler düzenlenmeli.

- Yerel yönetim ve kurumlarla iş birliği:
 Sürdürülebilir turizmi teşvik edecek projelere destek vermek, doğayı korurken turizmin de devamını sağlamak için şart.

Üzerimize düşen bu sorumluluklar yalnızca Salda Gölü için değil, doğaya dair tüm bakir alanlar için bir çağrı niteliğinde. Her birimiz farkındalığımızı artırarak ve küçük adımlar atarak, doğal mirasımızı korumak ve gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakmak için sorumluluk alabiliriz.

Merve AKSOY
15.09.2025