The argument in favor of using filler text goes something like this: If you use any real content in the Consulting Process anytime you reach.

  • img
  • img
  • img
  • img
  • img
  • img

Get In Touch

Güncel Haberler
Otel
Acente
Destinasyon
Vacation
Havacılık
Cruise
Teknoloji
Spor
Sağlık
Sanat

Türkiye’nin en sessiz ama en etkili zenginliği: “Tanrı Misafiri Kültürü”

Türkiye’nin en sessiz ama en etkili zenginliği: “Tanrı Misafiri Kültürü”

Türkiye’ye gelen bir turist yalnızca tatil yapmaz; bir deneyim yaşar, bir hikâyeye ortak olur. Ve bu hikâyenin başkahramanı, her zaman misafirdir. Çünkü bizde misafir, Tanrı misafiri’dir.

Bir ülkenin gerçek turizm zenginliği, sadece doğal güzelliklerinde ya da tarihi eserlerinde değil; insanlarının kültürel birikiminde, geleneklerinde ve yaşam biçimlerinde gizlidir. Türkiye’nin zengin kültürü, sıcak ilişkileri ve köklü gelenekleriyle ön plana çıkar. Ve bu kültürün en parlak simgesi, misafirperverliktir.

Orta yaş üzerindeki insanlar hatırlar: 35–40 yıl öncesine kadar Türkiye’nin neresine giderseniz gidin, köyde bir eve uğrayın ya da şehirde bir kapıyı çalın misafir baş tacı edilirdi. Evlerde özel bir “misafir odası” bulunur, gelen kişiye en güzel oda hazırlanır, en lezzetli yemekler sunulurdu. Bu sadece nezaket değil, kültürümüzün genlerine işlemiş bir yaşam biçimiydi.

Aziz Nesin’in “Almanya’dan gelen misafirler” hikâyesi, bu geleneğin mizahi ama düşündürücü bir örneğidir. Savaş sonrası Türkiye’ye gelen Alman konukları ağırlayan ev sahibinin öyküsünde, sofralar donatılır, ikramlar ardı arkası kesilmez. Ama misafirler sonunda gizlice kaçmak zorunda kalır. Ev sahibi ise hâlâ anlamaz: “Ne kadar az yediler, neden kaçtılar?”

Bu hikâye, Türk misafirperverliğinin hem içtenliğini hem de ölçüsüz cömertliğini gülümseten bir dille anlatır. Yıllar içinde şehirleşme ve hızlı yaşam tarzları bu anlayışı zaman zaman zedelemiş olsa da temeller hâlâ sağlamdır. Bugün Anadolu’nun herhangi bir kasabasına gittiğinizde, insanlar kapılarını çalan biriyle çaylarını paylaşır, sofralarına davet ederler.

“Misafir bereket getirir” sözü boşuna söylenmemiştir. Günümüzde ülkemizin döviz geliri, istihdamı ve kalkınması, gelen misafirlerle artıyor. Benzer bir misafirperverlik kültürü, Türk dünyasının diğer coğrafyalarında da yaşar. Uzun yıllar yaşadığım Kazakistan’da “dastarhan” adı verilen zengin sofralar hazırlanır; evde ne varsa sofraya konur. Kültürel bağlarımız sadece dilde değil, gönül sofrasında da ortaktır.

Elbette, bugün bazı olumsuz örneklerle karşılaşıyoruz: fahiş hesap çıkaran işletmeler, turistin yolunu uzatan taksiciler, sahte ürünü yüksek fiyata satmaya çalışan esnaflar… Ama bunlar, ülkemizi tanımlamak için yeterli değildir. Türkiye hâlâ misafirperverliğiyle tanınan insanların ülkesidir.

Kültürel mirasımızı korumak ve geleceğe taşımak, toplum olarak geleceğimiz açısından çok önemlidir. Misafirperverliği, otellerimizde, restoranlarımızda ve hizmet sektörünün her alanında yaşatmak, turizm açısından büyük değer taşır. Mütevazılık, dürüstlük ve çalışkanlığı hizmet anlayışımızın merkezine koyarsak, bunun mutlaka bir karşılığını göreceğiz.

Çünkü turizm sadece bir sektör değil; insanları birbirine bağlayan bir köprüdür. Misafirperverlik, kültürel mirasımızın en sessiz ama en etkili elçisidir.

İbrahim ÇELİK