Turizmcilerden kur politikası çağrısı: “Düzelmezse, 2026 hüsran sezonu olur”
- 12.11.2025
- 24 Day
Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar
Birliği (ETİK) Başkanı, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Mehmet
İşler, döviz kurunun maliyetler oranında artmamasının turizm sektörünün adeta
nefesini kestiğini, birkaç yıldır karlılıkların minimal seviyede kaldığını,
yenileme ve yatırımların yapılamadığını savundu.
ETİK Başkanı Mehmet İşler, kur baskısı, yüksek
enflasyon ve hızla artan işletme maliyetlerinin turizm sektörünü köşeye
sıkıştırdığını belirterek, piyasa gerçeklerine uygun bir döviz politikası
oluşturulmasının zorunlu hale geldiğini söyledi. Mehmet İşler; “Gelirlerini
döviz üzerinden elde eden ancak giderlerini Türk Lirası bazında ödeyen bir
sektörüz. Döviz kurundaki baskı sektörde ciddi bir gelir ve algı krizine neden
oldu. Kârlılıkta büyük kayıplar yaşıyoruz. Yeni yatırımları askıya almak
zorunda kaldık. Sektör temsilcileri olarak yaptığımız hesaplama ve öngörüler,
bize, mevcut ekonomik politikanın devam etmesi halinde 2026 sezonunun turizm
açısından büyük bir kayıp yılı olacağını gösteriyor. Bugün 1 Euro yaklaşık 49
TL. Ancak reel piyasa koşullarına göre
57 TL civarında olması gerekiyor. Aradaki bu fark, bırakın yerli turisti,
Türkiye’ye gelen turistin satın alma gücünü bile yüzde 15 azalttı. 2021’de bin
Euro ile Türkiye’de 10 gün tatil yapabilen bir Avrupalı turist, bugün aynı
bütçeyle 6-7 günü ancak karşılayabiliyor. Bu da Türkiye’yi pahalı bir
destinasyon haline getirdi. Gurbetçi vatandaşlarımız açısından da tablo farklı
değil. Almanya veya Fransa’da 2 bin Euro kazanan bir vatandaşımızın geliri
bugün yaklaşık 98 bin TL’ye denk geliyor. Türkiye’deki temel giderler ile
konaklama ve ulaşım giderlerinin Avrupa fiyatlarını yakalaması, buna karşılık
dövizin baskılanması yüzünden, yabancı turist kadar gurbetçi turist de
Türkiye’yi pahalı buluyor.”
KARLILIKLAR YÜZDE BEŞLERE DÜŞTÜ
“Turizmci
tarafında ise, tablo çok ağır. Elektrik giderleri son bir yılda yüzde 85,
personel maliyetleri yüzde 110, gıda ve içecek maliyetleri yüzde 130 arttı.
Ancak dışarıdaki rakipleri dikkate alarak dövizle belirlediğimiz fiyatlar, kur
baskılanınca bu oranların yanına bile yaklaşamadı. 2021’de yüzde 20
seviyelerinde olan kâr marjı bugün birçok tesiste yüzde 4-5 bandına geriledi.
Yani gelir döviz, gider TL olunca denklemin tamamı turizmcinin aleyhine döndü.
Bu tablo ekonomik olarak sürdürülebilir bir tablo değildir. Artık önümüzü
göremiyor, yeni yatırım planlarını sürekli erteliyoruz. Bazı işletmelerimiz
sezon ortasında bile zararına çalışıyor. Bu tablo 2026 yılında da, aynı şekilde
devam ederse, turizm sektörü için kelimenin tam anlamıyla bir hüsran yılı olur.
Ne yabancı turist Türkiye’yi uygun bulur, ne de işletmeler bu maliyet yükünü
taşıyabilir. Turizm sektörü, ihmal edilecek, gözden çıkarılacak, feda edilecek
bir sektör değildir. Ülkemize getirdiği dövizle cari açıkları kapayan,
kendisiyle birlikte çalışan 60 yan sektörle ekonominin çarklarını yağlayan,
insanımıza büyük istihdam sağlayan, birçok vergi kalemiyle devlet bütçesini
tamlayan, yurdumuzun ve insanımızın dünyadaki aydınlık, bilinirlik ve tanıtım
yüzüdür. Dünyada her gün çoğalan ve güçlerini katlayan rakiplerine karşı
rekabet gücü bu şekilde yok edilmemelidir.
Sektörün sürdürülebilirliği için, piyasa gerçeklerine uygun bir döviz
politikası, maliyetlerin dengelenmesi ve öngörülebilir bir ekonomik program
zorunluluğu hasıl olmuştur. Turizmciler olarak bunu, istiyor ve bekliyoruz” dedi.







