Dönüşüm, gelişim ve verilerin gücü adına, 2025 sezonun ardından…
- 17.11.2025
- 21 H
Dönüşüm,
gelişim ve verilerin gücü adına, 2025 sezonun ardından…
İletişim
Fakültesi’ni kazandığım zaman “Gazete mi satacaksın ?” diye soranlar da
olmuştu. 1990’ların son günleriydi. Bugünden oldukça uzak ve başka bir dönem
yani…
Eski Türkiye’den eski dünyadan bahsediyorum sizlere. Türkiye değişti, dünya
değişti. Gelişen ve dönüşen dünyada teknoloji ile birlikte iletişim modelleri
de dönüştü. 20. yy modern kültürün en etkili isimlerinden biri olan Pop Art
akımının öncüsü Andy Warhol “Herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü
olacaktır” derken yüksek bir öngörü ile hareket ettiği su götürmez bir
gerçek. İşte insanın milyonlarca yıldır bu gezegende devam eden hikâyesini
ifade etme, anlatma şekilleri de değişiyor. Gün be gün teknolojinin gelişimi de
burada büyük bir etken…
Görülmek, bilinmek, duyulmak ve fark edilmek daha da hayatı aynılaşan kentlerde
birbirine benzeyen milyonlar içinde sessiz çığlıklar atılıyor, modern insanın
en büyük ihtiyacı bu; Su, hava gibi. Bu
bağlamda görmek, bilmek duymak ve fark etmek de çağın dinamiklerine göre yeniden
tanımlanıyor yaşamımız da. Bilginin bu denli hızlı yayıldığı bir çağda odağında
insan olan tüm sektörlerin, günceli
ve değişen eğilimleri yakın mesafe takip etmesi gerekmekte… TURİZM de bu sektörlerin en başında yer
alıyor elbette.
A’dan Z’ye İNSAN üzerine kurulmuş
bir sistem düşünün. Öyle bir sistem düşünün ki; Hassas, kırılgan bir o kadar da
güçlü ve disiplinli olmak zorunda olan dev bir sektör. “Bir makine, o makinanın tüm
dişlileri birbirine bağlı ve dinamik o dişlerin her biri insan.” Geçtiğimiz aylarda vefat eden ve
birlikte çalışma şansı bulduğum Antalya eski valilerinden Alâeddin Yüksel, ülkemize
gelen ilk turist kafilelerinin kılıç kalkan ekipleri ile karşılandığı günleri
anlatırdı. Öngörüsünü takdir ettiğim ekibinde yer almaktan onur duyduğum NG
Phaselis Bay Genel Müdürü Cenker Yılmaz da toplantıda bir örnek vermiş tebessüm
etmiştim. Değişen ve dönüşmesi gereken misafir yaklaşım biçimleri ve turizmde
‘elastik olmak’ üzerine konuşmuştu. “Odaya girersin mis gibi kokmaktadır ve kat
hizmetleri ekibi havlulardan yaptığı kuğuyu yatağına bırakmıştır. Ama artık o
dönemler kapanalı çok oldu…”
O örneği dinlerken aklımdan çocukken ailemle Konyaaltı varyantından inerek
denize gittiğimiz akşamüstleri geliyor… Akşam denizi nasıl keyifli ve güzel
olurdu. O VARYANT nasıl bu yazıya
girdi diyecek olursanız anlatayım.
Hatırlayın; eski Türk filmlerinde de sık sık denk geldiğimiz bir sahne
vardır. Antalya’nın simge mekânlarından
biri olan Konyaaltı Varyant, Kurşunlu ve Düden Şelalesi havlulardan kuğu yapılan o günler de Antalya’nın
simgesi haline gelen destinasyonlardı. Evet, Antalya benim kentim, şehrim
Antalya… Ne diyor Cansever Edip “İnsan yaşadığı yere benzer. O yerin suyuna,
o yerin toprağına benzer. Suyunda yüzen balığa, toprağını iten çiçeğe…”
Kente olan hislerimin ifadesi gibi bu dizeler… Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
de dediği gibiydi “Şüphesiz ki dünyanın en güzel yerlerinden biriydi ”. Ve
kılıç kalkanlı karşılamalardan dünya turizminde amiral gemisi haline gelen bir
kentti Antalya.
Türkiye’de hatta tüm Akdeniz ülkeleri için geçerli olan tanımlamayı hatırlatmak
isterim. ‘DENİZ, KUM, GÜNEŞ’ üçgeni de değişen dünya düzeni ve gelişen
teknoloji ile misafir eğilimlerinin farklılaşmasına bağlı olarak ‘ÇOKGEN’ oldu bugün. Sektör bileşenleri,
ilgili yatırımcılar, otel yönetimleri misafirle ilişkisini revize etmeli
dönüştürmeliydi. Velhasıl, seçenekler, düşünceler ve tercihler değişmişti. Tüm
dünyada ekonomik güç dengeleri, iklimsel
değişiklikler ve gelişen teknolojiyle seyahat dinamikleri misafir profilleri de
yeniden tanımlanmaya başlamıştı. Zor olan rekabet şartları kıyasıya
ağırlaşmıştı. İNSAN’a odaklanmak ve doğru
veri yönetimi elzemdi... Modern ‘Seyyah’lar oluşmuş ve ‘gerçek’
değerlendirmeler direk hedef kitleye ulaşır olmuştu.
İnsan; her kanaldan gelen milyonlarca ileti yağmurunun altında iliklerine kadar
ıslanmış, doğadan kopmuş, doğaya doğala
samimiye ve nezakete özlemi ise kat be kat artmıştı. Bu mekanikleşme ve
dijitalleşme süreci dünyayı sarsan COVID dalgasıyla da izole olan insan iyiden
iyiye yalnızlaştırmıştı. Evrensel aydınlık taşıyan ‘insan’ı okumada mahir isimlerden biridir
Filozof ve akademisyen Prof. Dr. İoanna Kuçuradi şöyle diyor “Mesleki
eğitimden önce insanlaşma eğitimi verilmeli”. İşte bu noktada bu çağın
belki de en büyük yarası ve yine yarası olduğu gibi merhemi de olacak iki değer
var “Nezaket ve samimiyet...”
Kurumsal İletişim alanında akademik olarak da mesai sarf etmiş bir turizm
çalışanı CRM yöneticisi olarak şunu söylemem gerek. Misafir ile kurulan iletişim
köprülerinde nezaket ve samimiyeti ÖNCELLEMEK her zamankinden daha zaruri
artık. İnsan hatırlanmak, insan iz bırakmak insan bir insanla sohbet
etmek ister. Zira insan sosyal bir varlık… Doğal olanı anlatmak, senden olanı
anlatmak daha mühim. Antalya’dasın işte Turunç Reçeli’ni anlatmalısın, onlara
Prof. Dr Fahri Işık ve Prof. Dr. Havva Işık İşkan’ın üstün çabalarıyla yeniden
ayağa kaldırılan
Şu günlerde uğurladığımız 2025 sezonunu değerlendirirken çizmek istediğim en
net çerçeve budur. Unutmayalım ki; hikâye baştan ve
birlikte yazılıyor. Bu kurguya tüm açılardan bakmalıyız. Hem misafir hem de
çalışan açısından bu kadar ‘Emek yoğun’ bir sektörde her hikâyenin biricik olduğunu
bilerek. Tüm bu kurguda NEZAKET VE
SAMİMİYETİ’i üstün tutan markalar yol alacak, yolu aydınlık olacak. Geldiğimiz noktada VERİ YÖNETİMİ çok çok daha önemli artık
ve elbette doğru veri… Hikâyeni doğru yazdığın sürece bunu samimiyetle
sürdürülebilir kıldığın sürece yeniden kavuşacağın misafirlerinin sayısı
artıyor ve artacak. Dinamiklerini iyice etüt edip, kurumsal iletişim dilini
sürdürülebilir ve gücünü yerelden evrensele uzanan bir şekilde kurgulamak esas
olan. Sektörümüzde de esası göremeyenler, ‘mış’
gibi yapan ya da öteleyenlerin, iklim değişikliğini ve Z kuşağının
iletişim dilini, dünya ile ilişkilerini iyi okuyamayanların zaman zaman
parlayan sonra da kaybolup giden markalar arasına karışacağını düşünüyor ve
öngörüyorum.
Son olarak, Akdeniz Turistik Otelciler Birliği’nin (AKTOB) 20-21 Kasım 2025 de
Nirvana Cosmopolitan’da düzenleyeceği 15. Uluslararası Resort Turizm
Kongresi’nin bu yıl ki teması da çok isabetli ve doğru bir okumanın
göstergesi. Tüm yazdıklarımın tek
cümlede özeti. “Desing The Difference With New Strategies /Yeni Stratejilerle
Farklılık Dizayn Et” “VERİNİN
GÜCÜ ADINA” diyerek sözlerimi noktalıyorum. Acısıyla tatlısıyla tüm stresi
ile 2025 sezonuna veda ettik, yine yeni yeniden kavuşmak dileğiyle.
Elif MİRMAHMUTOĞLU
NG Phaselis Bay CRM Müdürü / TUYED Üyesi /Antalya Kadın Müzesi Danışma Kurulu
Üyesi / İletişim Danışmanı







