Dinamitle bulunan medeniyet: TRUVA
- 17.12.2025
- 2 H
Dinamitle bulunan medeniyet: TRUVA
Bugün büyük kısmı Puşkin
Müzesi’nde sergilenen Priam Hazinelerinin çok bilinmeyen trajik bir hikâyesi
var: Aşağıda yer alan fotoğraftaki kadın Sophia Schliemann, taktığı mücevherler
ise Truva’dan çıkan Priam Hazinelerine ait bazı takılar. Bu kare 19. yüzyılda
tüm dünyaya "Truva Bulundu" mesajını veren ikonik bir zafer pozu.
19. yüzyılda Heinrich
Schliemann, Homeros’un işaret ettiği Truva’yı bulma tutkusu ile Çanakkale
Hisarlık Tepe’ye geldi. Amaç mitolojik hikâyeyi gerçeğe çevirme romantizminden
ziyade Priam’ın Hazinesini bulmaktı, başarılı oldu.
Gözlemci raporlarında
çalışmalarda dinamit kullanıldığı; üstteki Roma, Helenistik ve Son Truva
Dönemlerine ait tüm dokunun yok olduğu söylenir. Literatürde buna “Schliemann
Yarması” deniyor. Dünya Truva'yı tanıdı ama tahribatı ağır oldu.
O dönem arkeoloji ganimet
avcılığı olarak görüldüğü için dünyadan da üzücü örnekler verebilirim: Mısır’da
II.Ramses heykeli taşınırken tapınak kapıları kırılmış, duvarlar delinmiş,
yüzlerce eser tahrip edilmiş.
Roma’da Kolezyum’un dış
cephesindeki traverten taşları saraylarda ve Vatikan’daki Baziliklalarda
kullanılmış, taş blokları birbirine bağlayan demirler eritilip satılmış. Bugün
görünen o delik deşik görüntü demirleri çalmak için açılan oymalardır. Bunun
gibi onlarca örnek var.
Dolayısıyla dünya mirasına
bakışın ganimetten ibaret olduğu o yüzyılda, medeniyetler beşiği Anadolu da
nasibini aldı.
3.059
Bu 2023 yılında yurt dışından
iade alınan tarihi eser sayısı. Son 20 senede bu sayı 12.160.
Bu topraklardan çıkarılıp
sergilenen bazı özel eserler:
Berlin Pergamon Müzesi: Bergama Zeus Sunağı, Milet Agora Kapısı, Hatay
Mozaikleri
British Museum: Halikarnas Mozolesi
(Dünyanın 7 harikasından biri), Nereidler Anıtı
Moskova Puşkin Müzesi: Truva / Priam
Hazineleri
Paris Louvre Müzesi: Ayasofya 1.
Mahmut Kütüphanesi Çinileri.
Osmanlı hâkimiyetindeki diğer
coğrafyalardan götürülenleri de eklersek, sayfalar dolusu bir kayıp miras
envanteri ortaya çıkıyor.
Osmanlı 19. Yüzyılda Batıdan
teknoloji ve demiryolu iş birlikleri talep ediyordu. Almanlarla Bağdat,
İngilizlerle İzmir-Aydın Demiryolu çalışmaları için yapılan sözleşmelere “Çıkan
eserlerin bir kısmının alınması ya da kazı yapma imtiyazı” maddeleri eklenerek
tarihi eser götürme süreçleri yasal zemine oturtuldu. Ayrıca dönemin
bürokratlarının eserleri “gavur icadı” ve “taş parçası” olarak görmeleri
kontrol mekanizmasının elzem şekilde çalışmadığını gözler önüne seriyor.
Üstelik II. Abdülhamid döneminde siyasi ittifaklar amacıyla hediye edilen çok
sayıda eser de var.
Bütün bu tabloya rağmen
önemli bir kırılma yaşandı: Osman Hamdi Paşa’nın yoğun çabalarıyla 1884 yılında
yürürlüğe giren Asar-ı Antika Nizamnamesi, “Toprak altındaki her şey
devletindir, yurt dışına çıkarılamaz” hükmüyle yağmayı hukuken durdurdu.
İlginçtir; bu yaklaşım Avrupa ülkelerinde benzer yasaların çıkmasından daha
erkendir.
Osman Hamdi Bey’in 140 yıl
önce yaptığı bilinç ve farkındalığın bugün de korunması umut verici.
Sezer ŞENER







