2025’te turizmde en çok konuşulan 5 kavram ve gerçek karşılıkları
- 30.12.2025
- 17 H
2025’te turizmde en çok konuşulan 5 kavram ve gerçek
karşılıkları
2025 yılı turizm sektörü için
daha çok kavramların yoğun biçimde tartışıldığı bir yıl oldu. Kongre
salonlarında, panellerde, strateji belgelerinde ve yatırım sunumlarında bazı kavramlar
öne çıktı.
2025’in turizm gündemini şekillendiren beş ana kavrama ve yılsonunda ortaya
çıkan tabloya yakından bakmak istedim. Neredeyse her aktör bu kelimeleri
kullandı. Yılın son günlerinde şu soruyla bir kapanış yapalım mı hep birlikte; Herkesin
dilinde olan bu kavramlar sahada ne kadar karşılık buldu?
Tabi 2026’ya da daha gerçekçi
bir perspektifle girebilmek açısından bu değerlendirme dilerim birçok insana
ulaşır. Önceliği benim de uzmanlık alanım sürdürülebilirlik kavramına vererek
hadi başlayalım.
2025’te sürdürülebilirlik,
niyetten zorunluluğa ilk kez bu kadar net biçimde “tercih” olmaktan çıktı.
Karbon ayak izi hesaplamaları, enerji ve su verimliliği raporlamaları, yeşil
sertifikalar artık pazarlama argümanı değil; finansmana erişim ve kurumsal iş
birliklerinin ön koşulu haline geldi. Ancak yıl sonu itibariyle tablo ikiye ayrılıyor; gerçekten ölçen, raporlayan ve süreçlerini
dönüştüren işletmeler ile hâlâ sürdürülebilirliği görsel dil ve söylem
düzeyinde tutanlar. 2025 işte tam da bu ayrımın görünür olduğu yıl olarak kayda geçti.
İkinci kavramım tabi ki
"Deneyim Ekonomisi". Deneyim kavramı 2025’te de turizmin
merkezindeydi. Yerel temas, otantik anlatı, kişiselleştirilmiş hizmet
söylemleri yaygındı. Ancak uygulamada pek çok destinasyonun benzer deneyimleri
sunduğu, özgünlüğün yer yer kopyalandığı bir yapı ortaya çıktı.
Yılsonunda görüyoruz ki
deneyim ekonomisi, içerik üretmekten çok anlam üretmeyi gerektiriyor. Bunu
başaran destinasyonlar büyük fark yarattı, diğerleri ise kalabalıkta kayboldu.
Üçüncü olarak, "dijital destinasyon" diyelim mi? 2025’te dijitalleşme
hız kesmedi. Yapay zekâ destekli rezervasyon sistemleri, veri temelli
fiyatlama, dijital rehberler ve sanal deneyimler sektörün gündemindeydi. Ancak
yıl sonu değerlendirmeleri gösteriyor ki dijitalleşme, tek başına rekabet
avantajı yaratmıyor.
Dijital araçları stratejik
hedeflerle bütünleştiremeyen destinasyonlar için teknoloji bir maliyet kalemi
olarak kaldı. Dijitali “amaç” değil, deneyimi güçlendiren bir araç olarak
konumlayanlar ise verimlilik ve memnuniyet artışı sağladı.
Sırada "Akıllı Oteller" kavramı var. Otellerde sistem var ama ya
kültür? Akıllı bina sistemleri, enerji otomasyonu, sensör tabanlı yönetim
çözümleri 2025’te otel yatırımlarının önemli bir parçasıydı. Ama teknoloji
yatırımlarının insan kaynağı ve kurum kültürüyle desteklenmediği örneklerde
beklenen verim elde edilemedi.
Yılın sonunda netleşen gerçek
şu ki akıllı oteller yazılım ve donanımdan ibaret değil, veriye dayalı karar
alma kültürü de demek. Kültürünü besleyen damarları daraltmamak gerek.
Son kavramım
"Rejeneratif Turizm" Bir
kavramdan çok daha fazla şeyi çağrıştıran ve 2025’te belki de en çok merak
uyandıran kavram rejeneratif turizm oldu. Turizmin bulunduğu bölgeye zarar
vermemesinin yanı sıra bulunduğu yere katkı sunması fikri sektörde yankı
bulmaya başladı. Tabi bu uygulama örnekleri hâlâ sınırlı. Sayılar mı nitelik mi
derseniz rejeneratif turizm, 2026 ve sonrası için güçlü bir zihinsel dönüşümün
işaretini veriyor. 2025, bu kavramın konuşulmaya başlandığı; 2026 ise
uygulanmasının sorgulanacağı yıl olacak gibi görünüyor.
Ben umutluyum. Acısıyla tatlısıyla turizm sektöründe kavram bolluğunun
yaşandığı ama uygulama cesaretinin seçici olduğu bir yıl oldu. Söylem ile
gerçeklik arasındaki mesafe bazı alanlarda kapandı, bazı alanlarda ise daha
görünür hale geldi.
2026’ya girerken sektörün
tercihini yapma zamanı geldi; kavramları çoğaltmaya mı devam edecek yoksa az
ama anlamlı dönüşümlerle ilerleyecek mi?
Bence turizmin uzun vadeli yönünü bu tercihi belirleyecek. Hepimize neşesi
gönlünüzde bir yıl diliyorum.
Işık TUNÇEL







