5 yıldızlı otellerde yatak başına günlük bin litrenin üzerinde su tüketiliyor
- 20.06.2025
- 5 H

Antalya'da iklim değişikliğiyle birlikte
yağış rejimi değişiyor, suya erişim zorlaşıyor. Tarımda vahşi sulama sürerken,
5 yıldızlı otellerde yatak başına günlük bin litrenin üzerinde su tüketiliyor.
Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Doç.
Dr. Ethem Karadirek, "Kısıtlı bir kaynağı verimsiz kullandıkça başka
kaynak aramak zorunda kalıyoruz" şeklinde uyarırken, kaçak sondajlara
dikkat çekerek, "Kaçak kuyular, geleceğimize atılmış birer dinamit"
ifadesini kullandı.
Antalya'da son yıllarda artan sıcaklıklar ve değişen
yağış rejimi, iklim krizinin etkilerini günlük hayatın merkezine taşırken,
bölgedeki su kaynakları üzerinde ciddi baskılar oluştu. Akdeniz Üniversitesi
Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Doç. Dr. Ethem Karadirek,
iklim değişikliğinin Antalya üzerindeki etkilerini değerlendirerek, özellikle
yer altı suyu seviyelerindeki tehlikeli düşüşe dikkat çekti.
"YAĞIŞ REJİMİ DEĞİŞTİ, SU
ULAŞILABİLİRLİĞİ AZALDI"
Doç.
Dr. Karadirek, Antalya'nın su kaynaklarının ağırlıklı olarak yer altı suyuna
dayalı olduğunu belirterek, "İklim değişikliği ile birlikte yağış rejimi
değişti. Yer altı suyu seviyelerinde ciddi bir çekilme görüyoruz. Özellikle yaz
sezonunda, yağışların azalmasıyla birlikte bu durum kuraklık olarak karşımıza
çıkıyor" dedi. Karadirek, kış ve ilkbahar aylarında düşmesi beklenen
yağışların artık yeterince toprakta kalmadığını, sel rejiminde gerçekleşen
yağışların ise yer altı suyunu besleyemediğini ifade etti.
EN BÜYÜK RİSK ELMALI VE KORKUTELİ'DE
Kent
genelinde en büyük su sıkıntısının yaşandığı bölgelerin Elmalı ve Korkuteli
olduğunu belirten Doç. Dr. Karadirek, "Bu 2 ilçemiz hem meteorolojik hem
hidrolojik hem de tarımsal kuraklıkla karşı karşıya. Suya erişimin kısıtlı
olduğu bu bölgelerde yüksek su ihtiyacına sahip ürünlerin ekilmesi, durumu daha
da kritik hale getiriyor" dedi.
"SUYUN YÜZDE 70'İ TARIMDA
HARCANIYOR"
Antalya'da kullanılan suyun yüzde 70'ten fazlasının tarımsal sulamada tüketildiğini
belirten Doç. Dr. Karadirek, halen açık kanal sulama sistemlerinin yaygın
olduğunu söyledi. Karadirek, "Devletin teşvikleriyle kapalı sistemlere
geçiş başladı ancak yeterli değil. Vahşi sulama, buharlaşma ve sızıntılarla çok
ciddi su kayıplarına yol açıyor. Bu kayıpları önlemek için kapalı boru
sistemleri ve basınçlı sulama yöntemlerine geçilmesi gerekiyor" diye
konuştu.
ÜRÜN DESENİ SUYA GÖRE YENİDEN ŞEKİLLENMELİ
Havzalarda
hangi ürünün ekileceğinin, o bölgedeki su potansiyeline göre belirlenmesi
gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Karadirek, şöyle devam etti: "Suyun az
olduğu bir bölgede pamuk ya da muz üretmeye çalışmak mantıklı değil. Bunlar
yüksek su ihtiyacı olan ürünler. Eğer yağışla karşılanamayan su ihtiyacı mavi
su dediğimiz yer altı ya da yüzey suyu ile karşılanmak zorunda kalıyorsa bu
sistem sürdürülebilir değildir."
"TURİZMDE YATAK BAŞINA BİN LİTREDEN
FAZLA SU TÜKETİLİYOR"
Antalya'daki
su tüketiminin sadece tarımda değil, turizmde de oldukça yüksek olduğunu
belirten Karadirek, "5 yıldızlı otellerde yatak başına günlük bin litrenin
üzerinde su tüketimi var. Bunlar su verimliliğini etkiliyor. Kısıtlı bir
kaynağı verimsiz kullandıkça başka kaynak aramak zorunda kalıyoruz" dedi.
"GELECEĞİMİZE ATILMIŞ BİRER
DİNAMİT"
Karadirek,
Antalya'daki en büyük tehditlerden birinin de izinsiz açılan yer altı suyu
kuyuları olduğunu şöyle konuştu: "Bu kuyular, geleceğimize atılmış birer
dinamit. Su kaynaklarını miras değil emanet olarak görmeliyiz. Bu kaynaklar
sınırsız değil. Dolayısıyla bana kalanı iyileştirerek benden sonrakine bırakmam
gerekiyor. İzinsiz kuyuların kullanımı; su kaynakları üzerinde, çok ciddi bir
baskı oluşturuyor. Son yıllarda kamu kurumları bu konuda çok büyük hassasiyete
sahip. Ama halen biliyoruz ki, kaçak kuyularla su kaynakları üzerindeki baskı
giderek artmakta."
"UYUM ARTIK ZORUNLULUK"
İklim
değişikliğiyle mücadele ve uyum kavramlarını ayırmak gerektiğini belirten
Karadirek, "Mücadele küresel, uyum ise yerel bir sorumluluktur. Antalya
olarak uyum sürecinde ciddi adımlar atmalıyız. Su verimliliği, alt yapı
yönetimi, ürün deseninin suya göre yeniden belirlenmesi gibi konular
ertelenemez" diye konuştu.
"ARTIK AKSİYON ZAMANI"
İklim
değişikliğinin Doğu Akdeniz Havzası'nı en çok etkileyecek bölgelerden biri
olduğunu hatırlatan Karadirek, "10 yıl içinde çok dramatik değişiklikler
olmayabilir ama su kaynaklarının baskı altında kalmaya devam edeceği kesin.
Nüfus artışı, yapılaşma ve yağış rejimindeki azalma birlikte ele alındığında,
artık aksiyon alma zamanı. Kamu kurumlarının bilinci yükseldi, şimdi uygulama
zamanı" ifadelerini kullandı.
Haber Kategorileri
Recent News
Daily Newsletter
Get all the top stories from Blogs to keep track.