Geleceğin turizmi bugünden şekilleniyor
- 20.06.2025
- 17 H

Turizmin yavaş hali, geleceğin sürdürülebilir
umuduKalabalıktan uzaklaşmak isteyen, gürültüsüz bir soluk
arayan, doğayla ve yerel kültürle yeniden bağ kurmak isteyen herkesin rotasında
artık “sakin şehirler” var. 1999 yılında İtalya'nın küçük bir kasabasında
başlayan Cittaslow hareketi, bugün dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de
yeni bir turizm anlayışının mimarı haline geldi. Peki, bu yavaş kentler turizmi
nasıl dönüştürüyor? Dahası, sürdürülebilir geleceğe nasıl katkı sunuyor?
Tüm bu soruların cevabı bir felsefeye dayanıyor aslında. Sakin şehir olmak,
sadece trafik gürültüsünün az olması ya da nüfus yoğunluğunun düşük olması
anlamına gelmiyor. Cittaslow felsefesi; yerel üretimi desteklemek, kültürel
mirası korumak, ekolojik ayak izini azaltmak ve toplumsal refahı artırmak gibi
bir dizi sürdürülebilir ilkeyi kapsıyor. Bu yaklaşım, turizmi bir kazanç kapısı
olmaktan çıkarıp, bir yaşam biçimine dönüştürüyor.
Türkiye’de Seferihisar ile başlayan bu hareket; Gökçeada, Akyaka, Vize, Halfeti
ve son olarak Eğirdir gibi kentlerle yaygınlaşıyor. Bu kentlerde doğaya zarar
vermeyen konaklama tesisleri, plastik kullanımını azaltan işletmeler ve
tarımsal üretimde geleneksel yöntemleri koruyan köylüler dikkat çekiyor. Bu
bölgeleri ziyaret eden turistler, gezmek ve fotoğraf çekme reflekslerinin
yanına artık yöresel ekmeği tadan, lavanta tarlasında çalışan bir çiftçiyle
sohbet eden, köy pazarından alışveriş yapan bir bilinçli ziyaretçiye dönüşüyor.
Sürdürülebilirlik açısından baktığımızda Cittaslow yani sakin kentler, karbon
ayak izini düşüren uygulamaları, atık yönetim sistemlerini, yenilenebilir
enerjiye olan yatırımları ve çevre eğitimlerini destekleyerek önemli bir rol
üstleniyor. Kitlesel turizmin neden olduğu tahribatın önüne geçerek doğayı
koruma konusunda farkındalık yaratan bu felsefenin olumsuz yönleri de yok değil.
“Sakinliğin” pazarlama malzemesi haline getirilmesi, bu nedenle yerel
yönetimlerin ve halkın Cittaslow felsefesini sadece tabela olarak değil, bir
yaşam kültürü olarak benimsemesi gerekiyor. Yani sakin şehirler, geleceğin
turizm vizyonunu bugünden inşa ediyor. Hızla değil, özümseyerek; tüketerek
değil, üreterek; kalabalıklar içinde değil, dinginlikte anlam bulan bir turizm
anlayışına kapı aralıyor. Hepimizin
ihtiyacını kulağımıza fısıldıyor. Ve belki de en önemlisi, hem insanın hem
doğanın ruhuna iyi gelen o "yavaşlıkta" gerçek kalkınma gizli… Kapıyı
önce aralayan kazanır.
Işık Tunçel
Haber Kategorileri
Recent News
Daily Newsletter
Get all the top stories from Blogs to keep track.