The argument in favor of using filler text goes something like this: If you use any real content in the Consulting Process anytime you reach.

  • img
  • img
  • img
  • img
  • img
  • img

Get In Touch

Güncel Haberler
Otel
Acente
Destinasyon
Vacation
Havacılık
Cruise
Teknoloji
Spor
Sağlık
Sanat

Geleceğin turizmi bugünden şekilleniyor

Turizmin yavaş hali, geleceğin sürdürülebilir umudu

Kalabalıktan uzaklaşmak isteyen, gürültüsüz bir soluk arayan, doğayla ve yerel kültürle yeniden bağ kurmak isteyen herkesin rotasında artık “sakin şehirler” var. 1999 yılında İtalya'nın küçük bir kasabasında başlayan Cittaslow hareketi, bugün dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de yeni bir turizm anlayışının mimarı haline geldi. Peki, bu yavaş kentler turizmi nasıl dönüştürüyor? Dahası, sürdürülebilir geleceğe nasıl katkı sunuyor?

Tüm bu soruların cevabı bir felsefeye dayanıyor aslında. Sakin şehir olmak, sadece trafik gürültüsünün az olması ya da nüfus yoğunluğunun düşük olması anlamına gelmiyor. Cittaslow felsefesi; yerel üretimi desteklemek, kültürel mirası korumak, ekolojik ayak izini azaltmak ve toplumsal refahı artırmak gibi bir dizi sürdürülebilir ilkeyi kapsıyor. Bu yaklaşım, turizmi bir kazanç kapısı olmaktan çıkarıp, bir yaşam biçimine dönüştürüyor.

Türkiye’de Seferihisar ile başlayan bu hareket; Gökçeada, Akyaka, Vize, Halfeti ve son olarak Eğirdir gibi kentlerle yaygınlaşıyor. Bu kentlerde doğaya zarar vermeyen konaklama tesisleri, plastik kullanımını azaltan işletmeler ve tarımsal üretimde geleneksel yöntemleri koruyan köylüler dikkat çekiyor. Bu bölgeleri ziyaret eden turistler, gezmek ve fotoğraf çekme reflekslerinin yanına artık yöresel ekmeği tadan, lavanta tarlasında çalışan bir çiftçiyle sohbet eden, köy pazarından alışveriş yapan bir bilinçli ziyaretçiye dönüşüyor.

Sürdürülebilirlik açısından baktığımızda Cittaslow yani sakin kentler, karbon ayak izini düşüren uygulamaları, atık yönetim sistemlerini, yenilenebilir enerjiye olan yatırımları ve çevre eğitimlerini destekleyerek önemli bir rol üstleniyor. Kitlesel turizmin neden olduğu tahribatın önüne geçerek doğayı koruma konusunda farkındalık yaratan bu felsefenin olumsuz yönleri de yok değil.

“Sakinliğin” pazarlama malzemesi haline getirilmesi, bu nedenle yerel yönetimlerin ve halkın Cittaslow felsefesini sadece tabela olarak değil, bir yaşam kültürü olarak benimsemesi gerekiyor. Yani sakin şehirler, geleceğin turizm vizyonunu bugünden inşa ediyor. Hızla değil, özümseyerek; tüketerek değil, üreterek; kalabalıklar içinde değil, dinginlikte anlam bulan bir turizm anlayışına kapı aralıyor.  Hepimizin ihtiyacını kulağımıza fısıldıyor. Ve belki de en önemlisi, hem insanın hem doğanın ruhuna iyi gelen o "yavaşlıkta" gerçek kalkınma gizli… Kapıyı önce aralayan kazanır.

Işık Tunçel