The argument in favor of using filler text goes something like this: If you use any real content in the Consulting Process anytime you reach.

  • img
  • img
  • img
  • img
  • img
  • img

Get In Touch

Güncel Haberler
Otel
Acente
Destinasyon
Vacation
Havacılık
Cruise
Teknoloji
Spor
Sağlık
Sanat

Lüks, artık altın varaklı lobilerde değil!

Taştan Kalbe Türkiye’nin misafirperverlik hikayesi

Benim otelcilik okuduğum 80’li yıllarda bize şöyle öğretilmişti: Türkiye’nin her taşı bir tarih kitabı, her sokağı bir anlatıcıdır.

Ve biz, o hikâyelerin öğrencileriydik. Aslında hâlâ da öyle, hani bir söz vardır; memleketin taşı toprağı altın diye.

Kapadokya’nın taşları susar ama geçmişi fısıldar.

Mardin’in avlularında zaman bekler.

Safranbolu’nun cumbalarında eski bir tebessüm asılı kalır.

Antalya’da güneş yalnızca denizi değil, Likya’nın izlerini de aydınlatır.

Ege’de zeytin ağaçları Homeros’un dizelerini fısıldar rüzgâra.

Karadeniz’de sis, sadece dağları değil, efsaneleri de örter.

Gaziantep’te bir baklava, bin yıllık bir kültürün katmanıdır.

Hatay’da sofraya oturmak, medeniyetler arası bir barış antlaşması gibidir.

Ve Anadolu…

O, sadece bir coğrafya değil; binlerce yılın misafirperverliğini hâlâ ilk günkü sıcaklığıyla sunan bir yürektir.

Biz Türkler, misafiri yalnız eve değil, kalbimize alırız. Çünkü bizde misafirperverlik gelenek değil, reflekstir.

Ve otelcilik, bu kadim kültürün modern sahnesidir. Bir odayı hazırlamak değil, bir hikâyeye ev sahipliği yapmaktır misafirperverlik.

Türkiye’nin otelcilik hafızası, bir yastığın altına gizlenmiş tarih, bir kahvenin telvesinde saklı anlam, bir tebessümün ardında duran zarafettir.

Şimdi bu zengin hafızadan ilham alıp, sessiz zarafetin Anadolu’dan yükselen sesini yeniden yazma vakti kanımca.

Çünkü biz sadece konaklama sunmayız, biz misafire kendini ait hissettiren bir yurt sunarız.

Sessiz zarafetin Türk yorumu

Lüks artık altın varaklı lobilerde değil; loş ışıkta servis edilen içten bir kahvede, kırlangıçların göç yolunu izleyen bir balkon manzarasında saklı.

Biz buna sessiz zarafet diyoruz. 

Çünkü lüks artık duvarları değil, duyguları tasarlamakla ilgili. 

İşte Türkiye’den doğan, dünyaya anlatacağımız yeni nesil lüksü kendimce sizlere şöyle açıklamak istiyorum: Gösterme, hissettir.

Lüks; etiket değil, etkidir. Pencereden süzülen rüzgârla gelen yasemin kokusu, tek bir sanat eserinden yayılan sessizlik, hissedilen ama adlandırılamayan bir denge: gerçek zarafet, oradadır ama anlatılamaz.

Ritüel, lüksün kalp atışıdır

Geleneksel Türk kahvesinin 40 yıllık hatırı, yalnızca bir içecek değil; zamanı yavaşlatan bir törendir. Sessiz lüks, modern hız çağında bilinçli yavaşlamanın adıdır.

Malzeme değil hafıza yarat

Saten çarşaf geçici, ama çarşafın katlanış biçimiyle gelen bakım duygusu kalıcıdır. Dokunulan her eşya, geçmişten bir duygu, gelecekten bir iz taşır.

Teknolojiyi gösterme, gizle

Lüks, cihazlarla değil sezgilerle çalışmalıdır otelcilikte iş ve işleyiş. Işıklar elle açılmaz, hisle yanar. Isı sensörü değil, insan sıcaklığı konuşur. Teknoloji oradadır ama görünmezdir; tıpkı zarafet gibi.

Teknolojiyi en iyi kullanan ol, ama gösterme ve belli etme, o hep arkada ve gizemli olarak çalışsın.

Sonsuzluk hissi, sessizlikle başlar

Yüksek sesli müzik değil, pencere aralığından gelen ezan sesi, doğadan yansıyan sabah ışıltısı ve kuş sesleri... Lüks odalar değil, yankı bırakan sessizliktir.

Yerel ol, evrensel dokun

Bakır tas, el dokuması kilim, ceviz kokulu kapı… Bunlar geçmişin değil, zarafetin bugünkü dilidir. Global olan değil, anlamlı olan hatırlanır.

Misafiri ağırlama, hikâyesine dokun

Her misafir bir check-in değil, bir öyküdür. Onun sessizliğine, alışkanlıklarına, hatta suskunluğuna saygı duyan bir otel; gerçek anlamda lükse ev sahipliği yapar.

Bu manifesto bir oda dekorasyonu değil; bir duyu koreografisidir. 

Türkiye’nin misafirperverliğini, inceliğini ve hikâye anlatıcılığını çağdaş lüksle harmanlayan bir yaşam felsefesidir.

Nevzat Ahmet ÇELEBİ