Ateşin gölgesinde turizm!
- 28.07.2025
- 5 Day

Ülkenin dört bir yanında
orman yangınlarıyla yüreğimiz yangın yerine döndü. Akdeniz çanağında ve
özellikle Türkiye'nin kıyı bölgelerinde yazın bir başka yüzüyle karşı karşıyayız
artık: Orman yangınları veya bir başka tanımıyla ateşin gölgesinde turizm.
Her yıl biraz daha artan bu felaketler, bitki örtüsünü yeşili, canlıları belki
de en çok umutları da kül ediyor. Özellikle turizm sektörü, yangınların
doğrudan etkilediği en kırılgan alanlardan biri haline geldi. Bu yazımda
sizlere orman yangınlarının turizmi nasıl olumsuz etkilediğini üç ayrı çerçeveden
değerlendirmek istedim.
İlk olarak son aylarda basında ve kamuoyunda dile gelen güvenlik kaygısı ve
rezervasyon İptallerinden bahsedelim. Orman yangınlarının çoğalması doğanın
dengesini de bozduğu gibi turizm imajını da tehdit ediyor. Yangın haberlerinin
medyada sıkça yer alması, yerli ve yabancı turistlerin o bölgeye olan güvenini
ister istemez sarsıyor. Tatilciler alternatif ve daha “güvenli” olarak
algılanan destinasyonlara yönelirken, otellerdeki iptaller de çoğalmakta.
Turizmin göz bebeğimiz olduğunu düşünürsek sezonun ortasındayken bu durum ciddi
gelir kayıplarına yol açar.
İkinci olarak orman
yangınlarıyla doğal güzelliklerin yok oluşunu izlemek hepimizin yüreğinde büyük
yaralar inşa ederken felakete turizm çerçevesinden bakıldığında doğal peyzaj ve
doğal güzellikler temel cazibe unsurlarından biriyken yok olmaları en büyük
ekonomik zararı yine turizme vermekte. Düşünsenize kızılçam ormanlarıyla
çevrili koylar, yürüyüş parkurları, ekoturizm alanları orman yangınlarıyla
birlikte haritadan silinebilir. Bu durum, özellikle doğa ve macera turizmine
dayanan tesislerin cazibesini yitirip uzun vadede müşteri kaybetmesine neden
olacak. Yeniden toparlanmak da maalesef yıllar alabilir.
Yıllardır konuşulur ben de
bir kez daha tekrarlayayım: “Turizm sadece otelden ibaret değildir;
restoranlar, yöresel ürün satıcıları, tekne turları, rehberler, ulaşım sektörü…
Hepsi bu büyük zincirin halkalarıdır.”
Yangınlar nedeniyle turizm akışının durması, bölgedeki birçok mikro
işletmenin de faaliyetini askıya almasına veya tamamen kapatmasına neden
olabilir. Bu da kıyı ekonomisinde derin yaralar açar.
Ez cümle televizyonlarda çoğu
zaman da sosyal medyada gördüğümüz tüm vatandaşlarımızın canhıraş bir şekilde
orman yangınlarıyla mücadele etmesi yeterli değil. Mücadeleyi yalnızca yangın anında değil, yıl
boyu yapılacak önleyici çalışmalarla devam ettirmek zorundayız. Doğa dostu
turizm anlayışını benimsemek, yerel yönetimlerin koruma öncelikli planlamaları
ve bilinçli ziyaretçi politikalarıyla bu döngüyü kırmak elimizde. Aksi
takdirde, her yaz aynı ateşin gölgesinde tatil düşlemek zorunda kalacağız.
Işık TUNÇEL