Mustafa Karaselvi: “Oteller, personel konusunda acil eylem planı hazırlamalı” *
Diyarbakır
Valisi Münir Karaloğlu, Cem Kınay’ın Instagram canlı yayınına katılarak Diyarbakır
turizmine dikkat çekti. Otel yatırımcılarına da yatırım çağrısında bulunan
Karaloğlu: “Diyarbakır'da 4 veya 5 yıldızlı otel yapmak isteyen herkese, her
türlü desteği vermeye hazırız” dedi.
Mezopotamya'nın Altın Üçgeni
Diyarbakır için geçtiğimiz 35 yılın büyük bir kayıp olduğunu belirten Vali
Karaloğlu, “Diyarbakır bundan sonra koşarak yoluna devam etmek zorunda” dedi.
Bu 35 senede hem yapılması gerekenlerin yapılamadığı hem de bir neslin
kaybolduğunu belirten Karaloğlu, “Bu yüzden Diyarbakır'ın artık kaybedecek
zamanı yok. Diyarbakır bundan sonra koşarak yoluna devam etmek zorunda ki
kaybetmiş olduğu bu zamanı telafi edebilsin. Mezopotamya'yı konuşalım,
Mezopotamya'nın Altın Üçgeni’nde inancı konuşalım, kültürü konuşalım, turizmi
konuşalım, bölgenin tarihi değerlerini konuşalım, doğal güzelliklerini konuşalım,
misafirperver ve sıcak yürekli insanlarını konuşalım. Gastronomisini, tatlarını
konuşalım. Şehirleri tek başına tanıtmak çok mantıklı değil. Artık bir
destinasyon mantığı ile bölge tanıtımı yapmanın daha akıllıca olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bizim şu anda üzerinde bulunduğumuz coğrafya, Mezopotamya…
Mezopotamya'nın Altın Üçgeni; Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin. Mezopotamya'nın
Altın Üçgeni olmadan, insanlığın medeniyet tarihi yazılamaz. Mezopotamya'nın Altın
Üçgeni olmadan, inanç tarihi de yazılamaz. Yani, Hz İbrahim'i, Hz Eyüp'ü, Hz
Şuayb’i, Hz. Zülkarneyn’i, Hz. Elyasa’yı, Hz. İlyas’ı yazmadan insanlığın inanç
tarihini yazamazsın. Kadim Süryanileri, Ermenileri yazmadan da yazamazsın. Hem
Diyarbakır hem Mardin, Süryaniler için patriklik merkezi olmuş yüzyıllarca. Bu
şehirler olmadan, gerçekten insanlık, medeniyet, inanç tarihi yazılamaz. Bu üç
şehir olmadan aynı zamanda gastronomi tarihi de yazılamaz” şeklinde konuştu.
Turizm yatırımcılarına çağrı
Mezopotamya ve Diyarbakır’ın çok
önemli değerlere sahip olduğunu hatırlatan Vali Karaloğlu, açıklamalarına şöyle
devam etti: “Turizm yatırımı yapmak isteyen herkese bir çağrımız olsun. Yerli-yabancı
fark etmez, Diyarbakır'da 4 veya 5 yıldızlı otel yapmak isteyen herkese, yeter
ki 4 veya 5 yıldızlı otel yapsın, ben Büyükşehir Belediyesi olarak her türlü
desteği vereceğim. İmar da dâhil olmak üzere… Ama projeyi önceden göreceğim! Çünkü
özellikle yeni projelerde “Center” olmadan 5 yıldızlı otel yapılmasını arzu
etmiyorum. Artık Diyarbakır'ı bir kongre ve fuar şehrine de dönüştürmemiz lazım,
buna bölgenin de ihtiyacı var. İnsanlığın ilklerinin yaşandığı, insanlığın
anavatanıdır bu bölge. Herkes nasıl ki ana vatanını görmek ister, o zaman bizim,
kongreyi de, fuarı da, toplantıyı da kullanarak insanların kendi ana
vatanlarına gelmesini sağlamamız lazım. İnsanlığın sıfır noktasına gelmesini
sağlamamız lazım. Bu yüzden otellerde artık projelere de dikkat edeceğim, yani
her 5 yıldızlı otel yapana değil, gerçekten düzgün projelerle gelen herkese
destek vereceğim. Aynı zamanda tarihi mekânların butik otele dönüştürülmesi
konusunda da her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu, buradan ifade etmek
isterim. 4 yıldızlı, 5 yıldızlı otellerde olduğu gibi... Ben artık
Diyarbakır'ın da Mezopotamya'nın Altın Üçgeni’nin de zamanının geldiğine
inanıyorum. Herkes buna inansın ve pozitif kalsın. Şehirlerimiz için pozitif işler
yapmaya devam edelim.”
“Diyarbakır’ı yaşamak lazım”
“Diyarbakır’ı yaşamak lazım”
diyen Karaloğlu, “Çünkü Diyarbakır’la ilgili, maalesef yaşadığımız dönemlerin
etkisiyle, oluşmuş bir algı problemi var. Bu konuştuğumuz konularla beraber
Diyarbakır algısını da düzeltmemiz lazım. Gerçekten son beş yılda devlet
yapması gereken her şeyi yapmış. Bölgede şu anda müthiş bir huzur ve güven
ortamı var. Zaten bu işleri konuşabiliyorsak, o huzur ve güven ortamının üzerinde
konuşuyoruz. Yoksa biz turizmi, kültürü, sanatı, ilmi nasıl konuşacaktık! Yani
2015 öncesi Diyarbakır’ında bu mümkün değildi. Bu yüzden, bu yakalanan huzur ve
güven ortamını, başta Diyarbakırlılar olmak üzere, bölge insanının, Urfalısının,
Mardinlisinin, komşu vilayetlerde yaşayan herkesin, elbirliğiyle muhafaza etmesi
lazım. Artık bunu devletin değil, bu şehirde yaşayan fertler olarak bizim
yapmamız lazım… Ki bunu, artık işe, aşa, ekmeğe, istihdama dönüştürelim, zenginliğe
dönüştürelim. Zaten dönüyor da… Pandemi’ye rağmen, 2020 yılında Diyarbakır’da
yatırım teşvik belgesi alan şirket sayısı bütün zamanların rekorunu kırdı. 2015’ten
bu yana sağlanan huzur ve güven ortamı artık iş, aş, ekmek, istihdam olmaya
başladı. İnsanlar şehrine güveniyor, ülkesine güveniyor ve Diyarbakır’ın zaten
genlerinde yatırım ve üretim var. Çok bir şey yapmamıza gerek yok. Şehrin önünü
açalım, şehrin huzurunu bozmayalım, şehrin güvenini kırmayalım! Bu herkese bir
çağrıdır. Buradan sizin aracılığınızla söylüyorum: Bu şehir sadece kendini değil,
etrafındaki yedi şehri, sekiz şehri de kalkındıracak, onları da geleceğe
taşıyacak önemli bir merkez” diye konuştu.
“Üç şehri dört saatte gezmek turiste
haksızlık”
Turizm için Diyarbakır, Mardin ve
Şanlıurfa’nın birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Vali Münir
Karaloğlu, “Şimdi Mezopotamya’nın Altın Üçgeni diyoruz, yarın dörtgen deriz,
beşgen deriz. Bu halkayı genişletebiliriz ama ilk etapta bunu büyükşehirlerde
ispat etmemiz lazım. Mardinli dostlarımızın da Şanlıurfalı dostlarımızın da
bizim bu çabamıza destek vermeleri lazım. Artık şehir şovenistliği yapmanın bir
manası yok. Şehirler hepimizin ortak değeri. Diyarbakır’ın, Mardin’in,
Şanlıurfa’nın gerçekten birbirini tamamlayan birçok ortak özelliği var. Bu üç
vilayette birçok önemli kutsal mekân var, insanlığın medeniyet tarihine ışık
tutacak çok önemli merkezler var ve bunlar birbirlerini tamamlıyor. Aynı
coğrafyadan, Mezopotamya’dan, Bereketli Hilal’in kuzeyinden bahsediyoruz. Bu üç
şehir, yolu beraber yürürse, kaybettiği zamanı daha çabuk telafi eder diye düşünüyorum.
Bu yüzden, bu ortak akıl platformunun, bu şehirlerde yaşayan herkes tarafından,
birbirinin ayağına basmadan, desteklenmesi lazım. Sadece turizmcilerin gücü
yetmez buna çünkü…
Şu anda, iç turizm yapan tur operatörlerimiz,
Mezopotamya’nın Altın Üçgeni’nde üç gece, dört günlük tur satıyor. Bu büyük bir
mutluluk! Bundan önce Diyarbakır, Osmaniye’den, Adana’dan başlayan bir kültür
turunun sadece son 4 saatinin ayrıldığı bir kültür rotasındaydı. Şimdi artık
ana şehir konumuna geldik. Turistler Mardin’e gelecek, Şanlıurfa’ya gelecek sonra Diyarbakır’dan
geri uçacak ve bu üç şehirde de konaklayacak. Bu üç şehri dört saatte gezmek
turiste de haksızlık, şehre de haksızlık gerçekten. Hiçbir şey anlamazlar” dedi.
33 medeniyetten lezzetler
Vali Karaloğlu, açıklamalarında
Gastronomiye de ayrı bir parantez açtı: “Gastronomi ile ilgili şöyle bir şeyden
bahsedeyim: Biz UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’nda 2021 yılı Diyarbakır Yılı olsun
istiyoruz. Yaratıcı Şehirler Ağı’na müracaat etmek üzere çok ciddi bir
hazırlığımız var. Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Ticaret ve Sanayi Odası,
Esnaf Odalar Birliği, sivil toplum kuruluşları ve turizm sektörü hep beraber şu
anda çok hummalı bir çalışma içerisindeyiz. UNESCO ile geçen hafta arkadaşlar
zoom üzerinden çok güzel bir toplantı yaptılar. Bu şehirde hüküm sürmüş 33
medeniyetin her birinin bıraktığı lezzetler var, tatlar var, gastronomi
noktasında güzellikler var, şimdi bunları UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı ile
beraber dünyaya sunmak istiyoruz.
Ayrıca, bu sene başka bir
güzellik daha yaptık gastronomiyle ilgili. Fiskaya’da Ticaret ve Sanayi
Odamızın kullandığı tarihi bir bina var. O binayı biz Ticaret ve Sanayi Odamıza
Valilik üzerinden on yıllığına kiraladık ve Sanayi Bakanlığımız da Cazibe
Merkezleri Programı kapsamında bu konuda çok ciddi bir finansman sağladı. Şimdi
biz orada Bir Gastro İnovasyon Merkezi yapıyoruz. Onun içerisinde bir Mutfak
Müzesi olacak, deneyimleme mutfakları olacak. Z kuşağı dediğimiz kuşak her şeyi
deneyimlemek istiyor. Yani yemeğin yapılıp tadılabileceği bir yer olacak. Yine
burada şehrin ve bölgenin gastronomi tarihinin anlatıldığı bir müze yapısı da
olacak. Çok güzel bir proje bu. Ticaret ve Sanayi Odamız üzerinden bu yıl
gerçekleştirmeye başlayacağız inşallah. Elbette ki gastronomi noktasında
Türkiye'de önemli işler yapan şehirlerimiz var. Biz onların yanına yeni bir
değer koymak istiyoruz. Onların yaptıkları, tecrübe ettikleri şeylerden de
istifade ederek tabii.
Çok önemli lezzetlerimizi, karpuzumuzu,
ciğerimizi, Karacadağ pirincimizi, burma kadayıfımızı, kaburga dolmamızı ve
örgü peynirimizi yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada bilinen lezzetler
haline getirmek istiyoruz.”