TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, TÜRSAB TV’de turizm gündemini değerlendirdi. Gazeteci Mehmet Güneli’nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Firuz Bağlıkaya ile TÜRSAB Gündemi” programında Bağlıkaya, seyahat acentalarının sorularını da yanıtladı. Bağlıkaya, belgesiz faaliyetlerden, transferlerde yaşanan sıkıntılara, aidatlardan konaklama vergisine, 2023 yılı değerlendirmesinden rakip pazarlardaki durum ile tanıtım ve pazarlamada yaşanan aksaklıklara kadar birçok konuda görüşlerini ifade eti.
“Belgesiz Faaliyetler İçin İdari Para
Cezası ve Araçların Trafikten Men Edilmesi Gerekiyor”
Konuşmasına TÜRSAB’ın 2023 yılı ajandasını açıklayarak başlayan TÜRSAB Yönetim
Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, belgesiz kaçak faaliyetlerin en büyük
sıkıntılardan birini oluşturduğunu ifade etti. TÜRSAB’ın 100’e yakın denetim
elemanı bulunduğunu ancak yine de kaçak faaliyetlerin takibine
yetişemediklerini belirten Bağlıkaya, şöyle devam etti: “Turizmde ciddi bir
ekonomi var. Bazılar bilinçli, bazıları ise bilinçsiz bir şekilde bu ekonomiden
pay almaya çalışıyor. Bu soruna parmak basmak lazım. Türkiye’nin tamamında bu
sorunlar yaşanıyor. Bizim önerimiz; idari yüksek para cezası verilmesi ve bu
faaliyetlerde kullanılan araçların trafikten menedilmesidir. Bunun başka bir
yolu yok. Yüksek cezalar, sıkı denetim, araçların trafikten menedilmesi ve
belgesiz faaliyet gösterenlerin iş yerlerinin, internet sitelerinin kapatılması
lazım.”
“Transferlerle İlgili Sıkıntılarımız Devam
Ediyor”
Seyahat
acentalarının transferlerde yaşadıkları sıkıntıların devam ettiğini de hatırlatan
Bağlıkaya, bu konuda da taleplerinin seyahat acentalarının öz malı araçlarında,
belli bir koltuk sayısına kadar herhangi başka bir belge aranmaması olduğunu
kaydetti. Bağlıkaya, bu konuda 5 araç 120 koltuğa kadar Ulaştırma Bakanlığı alt
kadrolarıyla bir mutabakata varıldığını da kaydetti.
“Mesleğin Korunması İçin Acenta Kuruluş
Bedellerinin Yükseltilmesi Gerekiyor”
Seyahat acentası kuruluşlarıyla ilgili sorunların da TÜRSAB’ın gündeminde
olduğunu dile getiren Bağlıkaya, şunları kaydetti: “Acenta kuruluşunun
kolaylığı ve herhangi bir bariyerin olmaması acentaların sorunu olarak devam
ediyor. Kuruluşun daha yüksek olması lazım, aidatların da daha düşük olması
gerekiyor. Bunu hem üyelerimizi korumak için hem de bu işin mesleki bir yönü
var, bunu korumak için istiyoruz. Şu anda parayı veren herkese acenta belgesi
vermek zorundayız. Birtakım engeller koymaya kalktığımızda hukuki yaptırımlarla
karşı karşıya kalıyoruz. Hem mesleki olarak bunun bir standarda oturtulması
lazım hem de çok cüzi miktarlarla belge alınıyor, bunların düzenlenmesi
gerekiyor.”
“Aidatların Düşük Olmasını İsteyen Kurum TÜRSAB”
TÜRSAB
aidatlarına ilişkin soruyu da yanıtlayan Firuz B. Bağlıkaya, konuşmasına şöyle
devam etti: “Her yıl yeniden değerleme oranında hem giriş ücretleri hem de aidatlar
yeniden belirleniyor. Bazıları kasıtlı olarak bu oranları TÜRSAB’ın
belirlediğine yönelik bir algı yaratıyor ama durum böyle değil. Bu yasal bir
düzenleme. Aidatları almama gibi veya oranları düşürme gibi bir keyfiyetimiz
yok. Biz zaten bunun düşmesi ve girişin yükselmesi için başından beri mücadele
ediyoruz. Pandemi döneminde aidatları almamak için Cumhurbaşkanımıza biz
başvuruda bulunup almamıştık. 500 lira olan belge parasını Bakanlık geçen yıl 5
bin TL, bu yıl da 25 bin TL yaptı. Yüzde 5000 artış yaptı ama ona kimse bir şey
söylemiyor.”
“TÜRSAB Olarak Tüm Sıkıntıları Çözmek İçin
Çalışıyoruz”
TÜRSAB üyelerinin yaşadığı bir diğer sıkıntının her makama ayrı ayrı teminat
vermesi olduğunu dile getiren Bağlıkaya, bu sorunun Mesleki Sorumluluk
Sigortası kapsamında tek yerden halledilmesi gerektiğini ifade etti. Her
belediyeden ayrı ayrı yol güzergâh belgesi alınması sıkıntısının da devam
ettiğine işaret eden Bağlıkaya, konuyla ilgili Ulaştırma Bakanlığı’ndan çözüm
beklediklerinin altını çizdi. Bağlıkaya; “Müze ve ören yerlerinde de
acentalarımızın ciddi sıkıntısı var. Bu da yasal bir uygulama. Rehber
ücretlerine de itiraz ediyoruz. Hatta dava da açtık. Bu da yasal olarak
çözülecek. TÜRSAB olarak tüm sıkıntıları çözmek için çalışıyoruz” diye konuştu.
“Bir Tek Doğu Ekspresi Tren Olarak Da
Destinasyon Olarak Da Acentalara Yetmiyor”
Moderatörün sorusu üzerine turistik tren yolculukları konusunda yaşanan soruna
da değinen Bağlıkaya, “TCDD’de sadece Doğu Ekspresi turistik tur yapıyor. Bir
tek Doğu Ekspresi tren olarak da destinasyon olarak da acentalara yetmiyor.
Diğer trenlerden seyahat acentalarımız normal bilet alıp turunu yapamıyor çünkü
TCDD engel oluyor. İç turizmdeki kapasiteyi karşılayacak kadar tren yok.
Demiryolları, acenta tarafından alınan biletleri tespit ettiğinde o biletleri
iptal ediyor. Normalde ulaşımda turist uçağı veya turist otobüsü diye bir şey
yok. Ama seyahat acentalarımız trenlerde normal bilet alamıyor. Ama yeteri
kadar turistik tren de konmuyor. TÜRSAB olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmaya
hazır olduğumuzu TCDD’de makamlarına bildirdik. Görüşmelerimiz en üst düzeyde
devam ediyor” dedi.
“Keşke Mecliste Daha Çok Turizmci Yer
Alsa”
Gazeteci Mehmet Güneli’nin önümüzdeki seçimlerde turizmcilerin mecliste daha
çok temsil edilmesi için ne yapıyorsunuz sorusunu da yanıtlayan Bağlıkaya,
şunları kaydetti: “Keşke daha çok turizmci parlamentoda yer alsa da turizmle
ilgili konular daha çok konuşulsa. Turizm sadece Turizm Bakanı’na havale
edilmiş bir iş. Hiç kimsenin ilgi alakası yok. Bu alanda biz de çok daha fazla
aktif olunmasını istiyoruz. BTK’larımızı turizmci adayların desteklenmesi
konusunda teşvik ediyoruz. Geçen yıl tüm siyasi partilerimizi ziyaret ettik ve
görüşlerimizi aktardık. Gönül ister ki tüm siyasi partilerde turizm çalışma
grubu olsun. Mecliste çok sayıda komite var ama içerisinde turizmle ilgisi olan
kişi sayısı 7-8. Zaten Turizm Ulaştırma Komisyonu’nda özgeçmişinde turizm yazan
bir kişi bile yok. Böyle olunca Turizm Bakanı ne gönderirse o çıkıyor. Bu
sadece bu dönem için böyle değil, tüm dönemler için böyle.”
“2023’te Çok Daha İyi Bir Sezon Geliyor,
Bunu Görüyoruz”
Programda Türkiye turizmini de değerlendiren Firuz Bağlıkaya, konuşmasında şu
noktalara dikkat çekti: “Bizim ülkemizin turizm potansiyeli konusunda bir
sıkıntı yok. Şu andaki duruma bakıldığında Türkiye çok iyi noktada. Geçen
yıllara göre gelen turist sayısı çok daha iyi. Otelciler de memnun, acentacı da
memnun, tedarikçi de memnun. 2023’te çok daha iyi bir sezon geliyor bunu
görüyoruz. Bizim burada baktığımız nokta 2022 yılının ilk 9 ayında yaşanan
artışlarda rakip ülkelerimiz İspanya, İtalya ve Yunanistan’ın gerisindeyiz.
Bizim uyarmaya çalıştığımız nokta bu. Yoksa başarıları hep konuşuyoruz.
“Rakiplerimizin Geliri Bizden Çok Daha
Yüksek”
Sektör içinde konuşurken rakamları koymamız lazım, nedenine, niçinine bakmamız
lazım. Ocak-Eylül döneminde geçen yıl yaşanan değişimde İspanya’nın artışı
yüzde 183. İtalya’nın yüzde 104, Yunanistan’ın yüzde 103. Türkiye’ninki ise
yüzde 87. Bu dönemde İspanya’nın kişi başı geliri, 1182 euro iken gecelik kişi
başı harcama 169 euro. İtalya’nınki 120 euro, Yunanistan’ın 130 euro iken
Türkiye’nin ilk üç çeyrekte sadece 90 dolar. Bizim söylemeye çalıştığımız biz
daha iyisini yapabiliriz. Bizden daha iyi yapanlar var ve üstelik ayırdıkları
bütçeler bizden çok daha düşük. Bizlerle mukayese edilemeyecek kadar düşük.
Bunlarla ilgili uyarı görevimizi yapıyoruz. Yoksa kimseyi kötülemek ve yermek
değil amacımız.”
“Konaklama Ağırlıklı TGA Yapısı Bu Tabloyu
Ortaya Çıkarıyor”
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) ile ilgili düşüncülerini de
dile getiren Bağlıkaya, “TGA yapısına itiraz ederken de gerçekten iyi
niyetliyiz. Konaklama ağırlıklı bir TGA yapısının sonuçları bu tabloyu oluşturuyor.
Tanıtım ve pazarlama işi konaklama sektörünün değil, seyahat acentaları ve tur
operatörlerinin işidir. Bu gerçek ortada dururken hala bir inat uğruna TGA’ya
15 otelci, Yapabilirsiniz tabii, ama ondan sonra da bu gerçeği saklamak için de
İtalya’yı geçtik, İspanya’yı geçtik diye açıklamalar yapıyorlar. Sonra da
fuarda Dalyanın resmini koyup Marmaris yazıyorlar. Biz turizmin kötü gittiğini
söylemiyoruz. Türkiye 2023’te ziyaretçi sayısı bakımından daha da büyük
rekorlar kıracak. Sadece şunu söylüyorum; çok ciddi bir bütçeyle ama yanlış bir
yapılanmayla yapılan işlerin sonucunda rakiplerimizin çok gerisindeyiz. Yoksa
Türk turizminin doğal bir artışı var. 2019’da TGA mı vardı? Seyahat acentaları
ve tur operatörlerinin tırnaklarıyla yaptıkları her şey TGA’ya yazılıyor.
İspanya’yı, Yunanistan’ı İtalya’yı ne zaman geçeriz o zaman TGA düzgün iş
yapıyorlar deriz” şeklinde konuştu.
“Bu Sektörün Hayrı İçin Kimsenin Kimseye
Küsme Hakkı Yok”
“Turizmde 100 milyon turist, 100 milyar dolar turizm geliri hayal değil” diyen
Bağlıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeter ki hedefe kilitlenip doğru işleri
yapalım. İnat etmeden yanlış gördüğümüz şeylerden vazgeçebilelim. Topyekûn
bakmak lazım. Herkesin gelen turist sayısında nasıl çorbada tuzu varsa gelmeyen
turistte de vebali var. Kamu bu alanda düzenleme yapıyor ama kamudaki
düzenlemeleri de hep beraber istişare edip değerlendirerek düzenlememiz, bu
işten vazgeçmememiz lazım. Bu sektörün hayrı için kimsenin kimseye küsme hakkı
yok. Beraber çalışacağız. Beraber yapmaya çalışacağız. Hiç kimsenin kibirli
olmaya, hiç kimsenin önyargılı olmaya hakkı yok. Yanlış yapıyorsak evet yanlış
yapmışız, bunu düzeltelim deme olgunluğunu da hepimizin göstermesi lazım.
İstanbul gibi bir şehrin veya Türkiye’nin herhangi bir destinasyonunun turizm
için topyekûn çalışma gerekiyor. Sadece TÜRSAB veya tek başına TGA’nın
sorumluluğunda olmaz. Valilikler, belediyeler, kalkınma ajansları, ticaret
odaları gibi herkes işin içinde olacak ki omuz omuza verip başaralı olalım.
Bunlardan bir iki tanesi küs veya istişareye iş birliğine kapalı oldu mu
olmuyor bu iş. Sinerji yakalanamıyor.”
“Tanıtım ve Pazarlama Destinasyon Odaklı
Olmalı”
Tanıtım ve pazarlama açısından TGA’nın yapısının doğru bir yapı olmadığını
vurgulayan TÜRSAB Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, TGA’nın merkezden yönetilen,
merkezden pazarlayan, her işi merkezden halletmeye çalışan bir yapısı olduğunu
söyledi. TÜRSAB olarak merkezi değil de tam tersine desatinasyon odaklı
tanıtımın çok daha doğru olduğunu savunduklarını belirten Bağlıkaya, “Bu işin
destinasyonlara önem verilip destinasyonlarda bir sinerji yaratılarak, oranın
yerel dinamikleriyle tanıtım yapılıp oranın işin içine katılmasıyla olacağını
söylüyoruz. Çünkü siz ne yaparsanız yapın, şehir eğer bu işte birlikte
çalışmıyorsa, şehrin dinamikleri sizinle birlikte değilse hiçbir şey
yapamazsınız. Şehirdeki esnafın, ticaret odasının emniyetin, valiliğin aynı
bilinç içinde olması lazım. Her şey yalnız para değil. Biz bütçe ile rakamlarla
mukayese ediyoruz ama turizm biraz da gönül işi, biraz da sevme işi. Bizim
Bölge Temsil Kurullarımız da bu mantıkla hareket ederek çalışıyor. Bölge Temsil
Kurullarımız aracılığıyla bölgelerdeki belediyeler valiliklerle birlikte o
bölgeyi, hareketlendirecek çalışmalar gerçekleştiriyoruz.”
“Konaklama Vergisinde Tam Bir Vahşi Batı
Vaziyeti Hakim Olacak”
Konuşmasında konaklama vergisine de değinen Bağlıkaya, “Konaklama Vergisi’ni
tartışacak noktayı çoktan geçtik, çünkü artık yasalaştı. Yasalaşma sürecinde
ise biz bu haliyle çıkmaması için çok ciddi mücadele verdik. Konaklama
Vergisi’ni kimin nasıl ödeyeceği ile ilgili ciddi bir karmaşa var. Bu sorun
kervan yolda düzülür mantığıyla çözülecek sanırım. Sonuçta çok net bir şey var;
tam bir vahşi batı vaziyeti olacak. Diş geçirebilen tur operatörü konaklama
vergisini otelciye ödettirecek. Ancak diş geçiremeyen tur operatörü bu vergiyi
kendisi ödeyecek. Bu kanun, Türkiye’de kitle turizmi yapıldığının farkında
olmayanlar tarafından yapılmış. Müşteri ödeyecek deniyor ama müşterinin otelle
para ilişkisi yok ki! Tur operatörü getiriyor, 400 odaya müşteriyi
yerleştiriyor. Otelci müşteriye ‘Tamam tur operatörü paketi size 480 euroya,
680 euroya sattı ama siz bir de konaklama vergisi ödeyeceksiniz! mi diyecek?
Resepsiyonun önünde kuyruklar mı oluşacak? Ya tur operatörü üstlenecek ya otelci
üstlenecek bu belli. Bu verginin 2023’te ödeneceği belliydi. Tur operatörünün
ve otelcilerin bu vergiyi fiyatlarına koymuş olması lazım. Oteller tur
operatörü ile çözecek bu işi. Bakanlık ortaya karışık bir şey attı, özetle
aranızda çözün diyor. Misafirle çözülmeyecek. Misafirle çözmek en tehlikelisi
ve hiçbir tur operatörünün kabul edeceği bir şey değil, tur operatörünün alış
fiyatını ortaya çıkartacak bir uygulamayı hiçbir acenta yada tur operatörü
kabul etmez, otelcilerde bu fiyatları müşteri ile paylaşamaz ; zira acenta ve
tur operatörünün maliyeti sadece otelden aldığı oda fiyatı değildir, ön ödemesi
var garantisi var. Kitle turizmi yapan bir ülkenin bu vergi düzenlemesi çok
daha dikkatli yapılmalıydı, dedi.