BU YAZI BİR HİZMET ELEŞTİRİSİ DEĞİLDİR!
Evet, şimdi kaleme aldığım yazıyı, belediyeleri ve temizlik görevlilerini suçlamak için yazmıyorum. Bir Antalyalı olarak bu yazıyı bir özeleştiri olarak görebiliriz.
Doğma büyüme 46 yıldır Antalya’da yaşıyorum. Antalya, gelişiyor ve büyüyor. Buna da Antalya’yı çok seven biri olarak yakından şahitlik ediyorum. Antalya iyisi ile kötüsü ile eski Antalya değil artık. Göç alan yapısı ile Antalya’da günümüzde 2,4 milyon kişi yaşıyor. Yapılan yatırımlarla birlikte turizmi gelişti, tarımı gelişti, sanayisi ve ticareti de gelişti. Ancak gelişemeyen tek bir konu var Antalya’da: Çöplerimiz…
Sigara içiyoruz izmaritini sokağa atıyoruz, su içiyoruz şişesini bir ağaç altına bırakıyoruz, yemek yiyoruz peçetesini ağacın kovuğuna sıkıştırıyoruz, çocuğun altını değiştiriyoruz bezini plajda bırakıyoruz, çekirdek yiyoruz kabukları kaldırıma atıyoruz… Bu liste yazmakla bitmez. İki metre ilerideki çöp kutusuna atmıyoruz ama sokağa atmayı hak olarak görüyoruz. Çocuk parklarında, manzarası güzel yerlerde alem yapıyorsunuz çöpünü olduğu yere bırakıp gidiyorsunuz. Çöpünü sağa sola atan arkadaşım, bu şehir senin de evin. Sonra da “Çalışmıyorlar” diyip belediyelere laf ediyorsunuz. Belediyelerin tüm çalışanları temizlik yapsa sizin çöpünüzü toplamaya yetmez.
Antalya çok güzel bir şehir. İklimi, doğası, tarihi ile bu şehirde yaşadığımız için şükretmeliyiz. Ama sadece şükür yetmiyor maalesef. Antalya’da yaşayanlar Antalya’yı korumalı da. Bu şehri ne kadar korursak bu güzel şehirde yaşamaya devam ederiz. Bunu kendimiz için yapmalıyız.
Bu şehrin yaşaması için bize ihtiyacı var….
