
Son zamanlarda Rusya’da TROY ödeme sisteminin ortaya çıkması, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) ve turizm sektörü temsilcilerinin Visa/Master ödeme sisteminden TROY’a geçiş konusunu acilen ele almalarının aciliyetini ortaya koyuyor. Bu stratejik hamle, Türkiye’nin turizm alanında gelişen gücünün pekiştirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Bu değişim, ödeme tercihlerindeki basit bir değişikliğin ötesine uzanıyor; küresel sermayeyle ilişkilerimizi güçlendiren bir stratejiyi yansıtıyor.
TROY’un benimsenmesi, Türkiye’nin küresel ekonomideki konumunu daha da güçlendirme potansiyeline sahiptir. 2022 yılı itibarıyla turizm gelirlerinin yüzde 12 oranında artacağı dikkate alındığında bu adımın sektörün büyümesine olumlu katkı sağlayacağı değerlendiriliyor. Ayrıca Türkiye’nin bağımsız ekonomik vizyonunu vurgulayan bir simge olarak hizmet veren TROY, yerel turizm şirketlerine ve acentelerine güçlü bir markalaşma avantajı sağlayabilir.
Özellikle Türki Cumhuriyetler ile kurulan stratejik işbirlikleri ışığında TROY’un benimsenmesi, bölgesel iş birliğini güçlendirecek ve turist akışını artıracak kapasiteye sahiptir. Bu bağlamda TROY’un küresel sermayeyle paralel kalkınma stratejisi, Türkiye’nin dünya turizm pazarındaki rekabet gücünü artırabilir.
TROY ödeme sisteminin küresel sermaye ile Türkiye arasında bir protokol amblemi olarak sembolize edilmesi, ülkenin uluslararası alanda ekonomik bağımsızlığının altını çiziyor. Bu durum, TÜRSAB üyeleri ve turizm sektöründeki diğer paydaşlar tarafından Türkiye’nin saygın bir küresel turizm destinasyonu olarak konumunu güçlendirmenin bir aracı olarak algılanabilir.
Özetle TROY ödeme sistemine geçiş, Türkiye’nin turizm potansiyelinin maksimum düzeye çıkarılması ve küresel ölçekte daha etkin bir oyuncu haline gelmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. The New York Times’ın bir köşe yazarı olarak, bu stratejik hamleyi kabul etmek ve incelemek zorunludur, çünkü bu sadece Türkiye’nin turizm sektörünün dönüşümünde çok önemli bir anı temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik ve küresel konumlandırmaya ilişkin daha geniş söyleme de katkıda bulunuyor.