
Anex Tour, Kayı Group ve FTI – Meeting Point gibi önemli tur operatörlerinde görev yapan Erkut Özen, bir taraftan turizm kariyerine devam ederken bir yandan da Youtube üzerinden yayın yapan Keşfet TV ile gittiği ülke, şehir ve destinasyonları anlatıyor.
Turizmci gezgin Erkut Özen’den turizm kariyeri, Keşfet TV ve Türkiye turizmi üzerine sohbet ederken gezilecek yer önerileri de aldık.
Öncelikle bize kısaca turizm kariyerinizden bahseder misiniz?
Turizme genç yaşlarda iç pazarda başladım. Didim Turizm, Asya Tur gibi dönemin önemli ve büyük operatörlerinde uzun yıllar sahada ve ofiste çeşitli pozisyonlarda çalıştım. Gelen bir teklifle bir gün içerisinde aldığım kararla İstanbul’dan Antalya’ya Anex Tour’a operasyon müdürü olarak transfer oldum. O zamanlar sevgili Orhan Sancar ve Neşet Koçkar’ın güçbirliği yaptıkları Anex – Ekfun olarak çeşitli operasyonlar gerçekleştirdikleri bir dönemdi. Anex Tour’un kendi içerisinde yaşadığı bir kriz nedeniyle faaliyetlerini durdurma kararı almasıyla Antalya’dan dönmeme kararı aldım. Çünkü turizme ve Antalya turizmine katacağım çok şey olduğunu düşünüyordum. Birkaç tanıdığımla birlikte çok kısa bir dönem kendi operatörümüzü kurma çalışması yaptık. Tam da o sırada Kayı Group Rusya pazarına yeni girmiş ve Avrupa pazarında sağladığı başarıyı aynı bakış açısının getirdiği refleksle Rusya pazarında da gerçekleştirmeye çalışıyordu. Güçlü bir şirket ve rahat hareket kabiliyetine rağmen özellikle yönetimin hedeflediği tarzdaki başarı çıtasını yakalayamamış olmalarıyla birlikte yollarımız kesişti. Grubun Rusya operasyonlarını gerçekleştiren Black Eagle şirketine Genel Müdür Yardımcısı olarak katıldım. Bu dönemde başarılı işler gerçekleştirdik. Burada bazı olumsuzluklara rağmen özellikle patronumuzun vizyon ve desteği ile bende olan bütünlüklerin uyum içinde olması çok önemliydi. Zaten Talha Görgülü ve Neşet Koçkar ile çalışmış ve bir şeyler paylaşmış olmayı hep değerli buldum. Bu sayede biz de ekip olarak hala kimi yerlerde anlatılan başarılara imza attık. Sonrasında aynı şirketin Genel Müdürlüğü görevine getirildim. Rusya ve Avrupa pazarları Kayı Tur ismi altında birleştirildiğinde yeni oluşumun önce Genel Müdür Yardımcılığı sonrasında da Genel Müdürlük görevinde bulundum.
Kayı Group kariyerinden sonra FTI – Meeting Point bünyesinde Türkiye Operasyon Direktörü görevini üstlendim. Ancak buradaki yapının benim çalışma anlayışıma çok hitap etmemesi nedeniyle yine kendi isteğimle ayrıldım.
Hayatımdan turizmi çıkarma imkanı olmadığından turizm ile ilgili birçok işe devam ettim. Birkaç şirkette danışmanlık yaptım. Halen de outgoing turlar ve destinasyonlar konusunda ürün geliştirdiğimiz veya ürüne dönüştürme işi gerçekleştirdiğimiz birkaç önemli şirket ile çalışıyorum.
Yurt içi ve yurt dışında gezilecek ve görülmesi gereken yerler hakkında deneyimlerinizi paylaştığınız Keşfet TV fikri nasıl oluştu?
Keşfet TV tamamen bir hobi olarak doğdu. Anlatmayı, yazmayı, okumayı çok seven biri olarak bunları diğer ilgi alanım olan turizm ve seyahat ile birleştirince ortaya çıktı. Önceleri seyahat anılarımı yazdığım bir blog’du. Ardından sosyal medyanın gelişim süreci ve dijital pazarlamanın öne çıkmasıyla başka bir hale büründü. Son olarak Keşfet TV – Erkut Özen olarak YouTube kanalında projeyi yürütmeye devam ediyorum. Keşfet TV ile birçok modeli geliştirmeyi planlasam da onun bu şekilde bir marka haline gelmesinden de gurur duyuyorum. Orta Doğu’dan Avrupa’ya, Asya’dan Okyanusya’ya kadar geniş bir coğrafyada özellikle sektör bileşenleri tarafından bilinirliği olan bir hale dönüşmesi beni mutlu ediyor.
Profesyonel bir turizmci olarak sosyal medyanın ve sosyal medya içerik üreticilerinin seyahat ve turizm sektörüne katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medya ile turizm sektörü ilişkisi hakkında birkaç cümle ile bir şeyler belirtmek kolay değil. Özellikle ölçülebilen bir medya değerinin doğru hedeflemeleri, ürün geliştirici ve içerik üreticilerle olan çalışma biçimleri, biliniyor sanılan yanılgılar, oluşmuş algılar, marka yönetimine verilen destek ve gelir modellerine dönüştürülmeleri ile ilgili birçok eğitim, seminer ve danışmanlık gerçekleştiren biri olarak bu araçlar bütününün bir katkı değil işin bir parçası olduğu gerçeğinden yola çıkılması gerektiğine inanıyorum.
Bir de sosyal medya ve sosyal medya içerik üreticilerinden alınabilecek verimin bu projeler öncesi çok iyi planlanması en önemli detay. Bu ‘Tabii ki’ şeklinde geçilebilecek kadar kolay değil maalesef. Bir de bence turizmin istatistik anlamda kanayan yaralarından biri olan; örneğin havaalanına inen turisti sadece sayı olarak görüp bunu başarı şeklinde duyurmanın verdiği ‘eski tip’ değerlendirmeler sosyal medya ve dijital pazarlamada da kurumları çok sıkı bir şekilde yanıltabiliyor. Yani kalabalık, sayı fazlalığı, takipçi sayısı değil ‘işlev’ konusuna büyük bir ağırlık verilmeli.
Türkiye’nin bir turizm cenneti olduğunu hep söylüyoruz. Profesyonel bir turizmci ve gezgin gözüyle baktığınızda Türkiye gerçekten bir turizm cenneti mi?
Türkiye turizm cenneti değil demek için kör olmak lazım! Ama soruya ‘Turizm cenneti olmak Türkiye’ye yeter mi?’ diye eklersek çok daha geniş bir açı yakalarız. Ayrıca turizm cenneti olmak eskiden kültür, iklim, doğa, tarih gibi başlıklarla değerlendirilirken günümüzde dolar veya euro gibi para birimleri karşısında ‘ucuz’ bir tercih olmak da sizi ‘turizm’ olmasa da ‘turistik cennet’ haline getirebiliyor. Ama Türkiye’nin sahip olduklarının paha biçilmez olduğunu düşünüyorum. Dünyayı gezmenin bana kattığı artıların başında başka yerlerde gördüğüm turizm detaylarının ülkemize uyarlanabilecek taraflarını anında görebilmek geliyor.
Dünyanın kimi yerlerinde gördüklerim ve yaşadıklarımla öylesine plan ve projelere takılıyorum ki, hani ‘Ah bir Turizm Bakanı olsam keşke’ gibi düşüncelere bile giriyorum. Şaka bir yana dünyanın böylesine fazla turizm hareketi yaşadığı bir dönemde artık turizm cenneti olmak kafi gelmiyor. Elbette avantajlarımız ve bize verilen cennet olarak tanımladığımız ve kendimizi şanslı gördüğümüz coğrafyamızı kullanacağız. Ama turizm cenneti olma fikri, sürekli değişim ve gelişimi de beraberinde getiren bir hedef artık. Bunun için de bugünü değil kusursuz planlayacağımız yarını düşünmemiz gerekiyor.
Türkiye’de ve dünyada gezilecek birçok yer var. Seyahat severler için yurt içi ve yurt dışından bize birkaç öneride bulunur musunuz?
Ben dünyanın her yerinden etkileniyorum. Sanırım bu benim keyif alış tarzımla alakalı bir durum.
Türkiye’de en çok Ege bölgesini, sahillerini ve Güneydoğu Anadolu’yu gezilmeye öğrenmeye değer buluyorum. Hiç vazgeçemediğim yerlerden biri ise her şeye rağmen İstanbul! Oranın hikayelerini bitiremiyorum.
Dünyada ise özellikle uçuş masrafı ve mesafesini göz ardı edersek Güney Asya ülkelerindeki büyük şehirler dışındaki tropik bölgeleri veya adaları çok çekici buluyorum. Hayalimde İtalya’da Sicilya’da bir köyde geçireceğim tatil olabiliyor. Ama bir süre sonra Karayipler’de ıssız bir kara parçası da beni çekmiyor değil! Ekonomik nedenlerden ötürü seyahat bizler için zorlaşsa da; Filipinler’de Boracay, Vietnam’da Hoi An, Tayland’da özellikle körfezde bulunan herhangi bir ada benim önerilerim arasında olabilir.
Bir de eğer tur şirketleri ile şehir gezileri yapıyorsanız sizlere tavsiyem içi şehirlerle dolu dolu olan programları tercih etmemeniz. Evet, çok yer görmüş gibi oluyorsunuz ama orayı yaşama şansınız bulunmuyor. Yani 1 haftalık büyük İtalya turu yerine 4 gece Roma’da kalmak gerçek anlamda büyük farklılıklar içeriyor.