
İzmir Mavi Turizm’in kurucusu Murat Karabulut, “Türk’ün vize ile imtihanı” başlığını taşıyan yazında sunduğu belgeleri inandırıcı bulmadıkları için vize vermeyen Almanya’yı eleştirdi.
İşte Murat Karabulut’un yazısı:
TÜRK’ÜN VİZE İLE İMTİHANI!..
Güvenilir ve inanılır turizm acentası olarak, bizim tarafımızdan verilen evrakları kabul edip, başvuru yapanlara vize veren Alman Konsolosluğu, şimdi bu seyahat acentasının sahibine vize vermiyor!
Dünyada ilk yurtdışı deneyimim, neredeyse 30 yıl önce Almanya ile başladı. Tabiatım itibarı ile Almanya’yı ve Almanları hep sevdim. Bu iş dünya kupalarında Almanya’yı tutmakla sınırlı kalmadı, Alman kültürüne de kendimi yakın hissettim.
Gel zaman git zaman rüzgar başka bir yöne götürdü, yaklaşık 25 yıl Yunan pazarına çalışmak nasip oldu. İzmir’den suyun öte yakasına bakmakla yetinmeyip, Yunan’ı komşu kapısı yapınca, ‘Yunan Murat’ yakıştırması bile yapıldı. İtiraf edeyim, Gavur İzmirli olmak gibi bu da hoşuma gitti hani.
Gün geldi, devran döndü, 25 yıl yollarını dövdüğümüz, denizlerini aştığımız Yunanistan, 3 yıllık-5 yıllık vizeleri unutup, bir baktık ki haftalık vize veriverdi!
Öyle anlatsak ta, böyle anlatsak ta nafile.
25 yılda götürdüğüm binlerce kişi, tedavülde Drahmi olduğu günlerde başlayıp kazandırdığımız binlerce Euro’yu bir tarafa bırak, Türk’e Yunan’ı kardeş bilmeyi, orayı da bu memleketin insanına 2. memleket görmeyi öğrettik! Sonuç?
Gelelim Almanya bahsine. Son 6-7 yıldır rotayı Germen pazarı Almanya’ya çevirdik. Çevremde şöyle bir araştırma yaptım, fuar organizasyonu yapan bir acentacı arkadaşım dışında Almanya’ya benim kadar outgoing yapan, yani grup götüren acenta pek bulamadım. Hava için değil bu söylem, durum saptaması. Herkesin bir iş segmenti, ekmek kapısı var, benim ki de bu!
Yılda 35 – 40 arası grup konaklaması ile (Her grup 50 kişi) Türkiye’den Almanya’ya belki de en çok ‘Turist Götüren’ acentayım. Devir çıkar devri, kapitalist sistem kazan-kazan diye bir motto koydu ya önümüze, bu pencereden bakıp; ‘Götürdüğün grupların Almanya’ya ne faydası var?’ derseniz, gezi programı içerikleri nedeniyle;
1- Doğal olarak Almanya’da otel konaklaması ve yiyecek-içecek, hediyelik, elektronik vb. harcama yapıldığı için Almanya’ya döviz girmekte.
2- Uçuşların büyük çoğunluğu Almanya’nın ulusal havayolu olan Lufthansa’nın ortaklığı olan ‘Sunexpress’ ile yapıldığı için ülkeye yani Almanya’ya bu vesile ile de döviz girmekte.
3- Götürdüğüm gruplar nitelik itibarı ile inceleme ve eğitim grupları olduğu için; Alman kültürünün, Alman devletini, ticaret ve sanayi mekanizmasını gösterilmesi ve kitlelere ülkenin gücünün işlemesi için tanıtım ve propaganda çalışması niteliği arz etmektedir. Bir nevi Amerikan egemen dünya gerçeğine karşı, Türk toplumu nezdinde Almanya’nın altının çizilmesini sağlamaktayız.
Neredeyse değil, net olarak 8 ay boyunca kesintisiz her hafta, Almanya’ya grubum var. Oyun oynamıyoruz, iş yapıyoruz ya; araç bozulur, rehber hastalanır, grup ister. Bu gibi durumlarda doğaldır ki sen de gidiyorsun grubun başında. Misal son 15 gün içinde ben de 2 kez gidip gelmek zorunda kaldım. Tüm giriş-çıkışlar pasaportta kayıtlı.
Geçen hafta vize bitti. 2. pasaport var, önceden tedbir alıp zaten başvuruyu 2,5 ay önceden yapmıştık. Bekledik, bekledik, bekledik… Günü geldi, evrakları verdik içeri. Perşembe günü cevap geldi; RET
Sebep? Sunduğum Belgeleri İnandırıcı bulmamışlar! Belgeler neler mi?
Ticari başvuru için sunulan belgeler;
– Stuttgart ….. Hotel’den tarafımıza verilen, ıslak imzalı Ticari Davet Mektubu
– Stuttgart ….. Hotel’in Ticari Faaliyet Belgesi.
– Yıl içinde ….. Hotel’den şirketimize kesilen onlarca fatura
– Sunexpress ve Pegasus havayolları grup faturaları
– TÜRSAB’tan alınmış olan faaliyet belgesi
– Tek ortağı olduğum şirketimizin faaliyet belgeleri ve ticari belgeleri
– Şahsi gelir belgeleri
– Banka hesapları (AB’den oturum izni verilmesi için gerekli tutar kadar hesap bakiyesi mevcut)
– Onlarca alınmış olan geçmiş vizeler ve giriş çıkış kayıtları
Dosya içinde teslimi mümkün olmayıp, neredeyse pazar sepeti ile taşınan bunca evrağa rağmen, Almanya’daki bir Alman işletmenin ticari davetiyesine rağmen, vize başvurum ret edildi. Yıllardır Almanya’ya götürdüğümüz onca kişiden, zorunlu olara uçak biletleri, otel rezervasyonları, sigortalar, tur programları ve randevu evrakları talep eden konsolosluk, güvenilir ve inanılır turizm acentası olarak, bizim tarafımızdan verilen evrakları kabul edip vize veren konsolosluk, şimdi bu seyahat acentasının sahibine vize vermiyor.
Ülkemizde şu istatistik verme alışkanlığı yok mu, bayılıyorum. Yüzdelik dilimi kurgulayıp bir rakam söyledin mi, bir de ‘%‘ işaretini yapıştırdın mı anlattığın mevzuya hakim olmuş, karşındakine meramını anlatmış oluyorsun. Peki, kaç istatistik gerçekten mevzuyu doğru anlatabilir? Ya da sırf istatistik midir o mevzuyu önemli kılan? Buyurun benim mevzumdan konuya bakınca, istatistiğe sebep olan mevzunun fiilinin hatta ana öznesinin, nasıl basit bir istatistik olarak kaldığına siz karar verin. Zırt pırt her kurumun açıkladığı vize ret oranlarına kurum ismi vermeden bakalım; a) %21,5 b) %25 c) %27
Peki, şu ülkenin vize ret oranı %20, yok %25, yok yok %50 diye ayrı ayrı rakamlar olarak sunulan bu istatistiğin içinde ben neredeyim? Sadece bir yüzdelik dilimin zerresi miyim? Ben inanmıyorum ve iddia ediyorum ki bana vermedikleri vizeyi kimseye vermiyorlardır. Yani benim istatistiğim d şıkkı; d) Önüne gelene red.
Vize vermeye layık görmeyip reddetmeyi aldık cebe koyduk. Bir yanlışlık var, ya da olur ya, olan oldu diyelim. Peki, ısrarla yazışmaya rağmen, telefonla konuşmaya rağmen, Almanya’dan şirketin aramasına rağmen, iki kelime cevap vermeye tenzezzül etmedikleri bu kişi kim peki? Okulunda okuduğumuz için kalaylı, 35 yıl çalışmayla da alaylı olduğumuz bu sektörde, içine sığdırdığımız onca title bir tarafa, yukarıda bir ibret vesikası olarak tanıttım sizlere kim olduğunu. Ticaret ve Dostluk elçisinin Almanca-Türkçe karşılığı olan sıfatı, yani ‘Seyahat Acentası Sahibi’ ön ismini taşıyan, Alman Dostu Murat Karabulut!
Ve bu kanıma değil, canıma hatta yaşanan ömre dokunuyor, bilmem anlatabildim mi?
SON SORU ŞU;
Şarkıdaki gibi; ‘Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime’ deyip geçelim mi, yoksa ‘Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime’ demeden, titreyip kendimize gelelim ve hakkımızı mı arayalım?
Herzliche Grüße
Murat Karabulut
İzmir Mavi Turizm
Murat bey öncelikle üzüldüğümü belirteyim ama bu durum senlik benlik değil biz turizm ve taşımacılık emekcileriyiz biz hem ülkemiz hem Avrupa ülkeleri için yararlı faydalı insanlarız ama malesef bu ülkemize uygulanan siyasi bir yaptırım ve bizim nasibimize de bu işin eziyeti düşüyor dilerim devlet yöneticileri şapkasını önüne koyar her iki taraf da ne kadar maddi ve manevi zarara uğruyor düşünür görür senin ve bütün emekcilerin adına üzüntülerimi bildirir bu yanlış siyasetin bir an önce çözüme ulaşmasını temenni ederim