Mustafa Karaselvi: “Oteller, personel konusunda acil eylem planı hazırlamalı” *
2020
yılı enflasyon hedefinin tutturulamaması nedeniyle “hesap verme yükümlülüğü”
ile hükümete açık mektup gönderdi. Mektupta Covid-19’un enflasyon üzerindeki
etkilerinden bahsedilirken, gündemde olan hukuk ve ekonomideki reform
adımlarına ilişkin değerlendirme yapıldı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2020'de enflasyon hedefinin tutturulamaması
üzerine kanunda belirtilen hesap verme sorumluluğu bağlamında hükümete açık
mektup gönderdi. Mektupta, gıda enflasyonun olumsuz etkilerinden bahsedildi.
Mektupta, “2019 yılının Temmuz ayında başlayan faiz indirimleri 2020 yılının
ilk yarısında Covid-19 salgınının olumsuz etkilerini sınırlamaya yönelik olarak
devam etmiş ve ilaveten kapsamlı genişleyici likidite adımları atılmıştır. Para
politikası faiz indirimleri ve bankacılık sektörüne sağlanan hedefli likidite
imkânlarına ek olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun Mayıs ayı
başından itibaren geçerli olmak üzere bankaları temel olarak kredi kullandırmaya
ve menkul kıymet almaya yönlendiren Aktif Rasyosu düzenlemesi de genişletici
makro politika duruşunu belirginleştirmiştir. Yıllık kredi büyümesi ikinci
çeyrekten itibaren ivmelenmiş ve 2017 yılındaki Kredi Garanti Fonu kaynaklı
hızlı kredi genişlemesinin de ötesinde bir genişlemeye neden olmuştur . Bu
güçlü kredi genişlemesi firma kredilerinde olduğu kadar konut ve ihtiyaç
kredileri başta olmak üzere bireysel kredilerde belirgin gerçekleşmiştir.
Krediler ve parasal büyüklüklerde para politikası ve finansal politikalarla
kısa sürede sağlanan hızlı genişleme, iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanmayı
desteklemekle birlikte cari işlemler dengesini, dış finansman imkânlarını ve
enflasyon görünümünü olumsuz etkilemiştir. Mal ihracatındaki iyileşmeye karşın,
başta turizm olmak üzere hizmet gelirlerindeki düşüş ve ithalattaki canlanmayla
birlikte cari işlemler açığı hızla artmıştır. Küresel belirsizliklere ek olarak
yurt içinde enflasyon beklentilerinin bozulması dolarizasyon eğiliminin güç
kazanmasına yol açmıştır. Bu dönemde yurt içi yerleşiklerin döviz ve altın
talebi artmış; altın ithalatının tarihsel ortalamalarının oldukça üzerine
çıkması dış dengeyi olumsuz etkilemiştir.
Dolarizasyon dış finansman ihtiyacını
artırdı
Makrofinansal risklerin artması ve bekleyişlerin bozulmasıyla portföy ve swap
piyasalarından yüksek hacimli yabancı sermaye çıkışları gözlenmiştir. Eş anlı
olarak yurt içinde mevduat dolarizasyonunun kuvvetlenmesi ve reel kesimin
yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğiliminin hızlanması da dış finansman
ihtiyacını önemli ölçüde artırmıştır. Böylelikle, yurt içi talep kaynaklı hızlı
büyümenin yol açtığı dış dengesizlikler, ülke risk primlerini yükseltmiş, döviz
kurları ve rezervler üzerinde baskı oluşturmuştur” denildi.
“2020 yılında güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü etkiler doğrudan ve
dolaylı kanallarla enflasyon üzerinde belirleyici olmuştur” denilen mektupta
“Talep koşullarının güçlü seyrettiği gruplarda enflasyon baskıları artarken,
kredi genişlemesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanmanın rezervler, risk
primi, dolarizasyon ve enflasyon beklentileri arasında oluşturduğu olumsuz
döngü döviz kuru kanalıyla da enflasyondaki yükselişte önemli rol oynamıştır.
Yılın ikinci yarısında küresel ekonomideki toparlanmayla birlikte uluslararası
petrol, endüstriyel metal ve tarımsal emtia fiyatlarındaki güçlü artış eğilimi
de enerji, temel mal ve gıda grupları üzerinden enflasyon üzerinde etkili
olmuştur. Enflasyonun ana eğilimine ve fiyatlama davranışlarına ilişkin
göstergeler, çekirdek enflasyonun halen yüksek seyrettiğine ve fiyat
artışlarının genele yayıldığına işaret etmektedir.
Enflasyondaki yükselişte gıda fiyatları da önemli bir rol oynamıştır. 2020 yılı
başında yüzde 16,08 olan işlenmiş gıda enflasyonu yıl içinde dalgalı bir seyir
izleyerek yılı yüzde 15,52 ile bitirmiştir. İşlenmemiş gıda enflasyonu ise daha
olumsuz bir görünüm sergilemiştir. Ocak ayında yüzde 2,22 olan işlenmemiş gıda
enflasyonu yılı yüzde 26,34 gibi yüksek bir oranda tamamlamıştır. Turizmdeki
zayıf seyre karşın birikimli döviz kuru etkileri ve uluslararası tarımsal emtia
fiyatlarındaki yükseliş gıda fiyatlarındaki artışta etkili olmuştur. Hizmet
enflasyonu yıl içinde yüzde 11-12 civarında katılık sergilemiştir. Salgına
bağlı olarak getirilen hareket kısıtlamaları konaklama ve yiyecek hizmetleri,
eğlence ve kültür, ulaştırma ve eğitim hizmetleri başta olmak üzere birçok
sektörde faaliyeti zayıflatmıştır. Talep koşulları bazı hizmet gruplarında
enflasyonu aşağı yönlü etkilese de, kısıtlamalara bağlı olarak birim
maliyetlerdeki artış enflasyondaki düşüşü sınırlamıştır.
Yıl içinde bazı sektörlere yönelik vergi indirimleri de enflasyon baskılarını
kısmen hafifletmiştir. Bu dönemde bakım ve onarım ile sağlık hizmetleri gibi
döviz kuruna duyarlı kalemlerde belirgin fiyat artışları gözlenmiştir. Yılın
son iki ayında hizmet enflasyonundaki artışta gıda fiyatlarındaki görünüm ve
birikimli döviz kuru etkileri öne çıkmıştır. Öte yandan, sektörel ayrışmaların
belirginleştiği 2020 yılında enflasyonu sınırlayan gelişmeler de yaşanmıştır.
Enerji ile alkollü içecek ve tütün grupları tüketici enflasyonunu önemli ölçüde
aşağı çekmiştir. Alkollü içecek ve tütün grubundaki olumlu seyirde baz etkileri
rol oynamıştır. Petrol fiyatları salgının etkilerinin belirginleşmesiyle Nisan
ayında belirgin bir düşüş sergilemiş, küresel çapta kademeli normalleşme
adımları sonrasında artış eğilimine girmiş ancak salgın öncesi seviyelerinin
altında seyretmiştir. ABD doları cinsinden petrol fiyatları 2020 yılında bir
önceki yıla göre yüzde 34 gerilemiştir. Böylece, Türk lirasındaki değer kaybına
karşın enerji grubu enflasyonu yüzde 5,64 oranında gerçekleşmiş ve tüketici
enflasyonuna sınırlı bir katkı yapmıştır. Salgının etkileriyle talep
koşullarının zayıf seyrettiği giyim, konaklama, eğitim, eğlence ve kültür,
ulaştırma hizmetleri gibi kalemlerde enflasyon nispeten düşük kalmıştır. İç
talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri,
uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş, bazı sektörlerde belirginleşen
arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama
davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir”
ifadeleri kullanıldı.
Para politikası ve riskler
“Enflasyon hedeflemesi rejiminde merkez bankaları, para politikası aktarımının
süresini dikkate alarak, orta vadeli bir perspektifle gelecekteki enflasyonu
kontrol etmeye çalışmaktadır” denilen raporda “Para politikası kararlarının
toplam talep ve enflasyon üzerindeki etkileri gecikmeli olarak görüldüğünden,
politika duruşunun enflasyon tahminlerine yönelik oluşturulması daha etkin bir
uygulamadır. Bu çerçevede, Enflasyon Raporlarında paylaşılan tahminler aynı
zamanda bir “tahmin hedefi” ve enflasyon beklentilerine referans oluşturmak
suretiyle ara hedeftir. Bir diğer ifadeyle, orta vadeli enflasyon hedefine
yakınsarken beklentileri daha etkin şekilde yönetebilmek için, enflasyonun
gelecek dönemdeki seyri konusunda iktisadi birimler için referans olacak değer
kısa vadede enflasyon tahminleri, orta vadede ise enflasyon hedefidir.
Enflasyonda mevcut seviyeler, yukarı yönlü riskler ile birlikte
değerlendirildiğinde, yüzde 5 hedefinin oldukça uzağında olunduğu açıktır. Ocak
Enflasyon Raporunda sunduğumuz tahminler yüzde 5 enflasyon hedefine 2023
yılında ulaşabileceğimizi göstermektedir. Bu nedenle, para politikasındaki sıkı
ve ihtiyatlı duruşun, yüzde 5 hedefine ulaşılması beklenen 2023 yılına kadar,
uzun bir süre kararlılıkla sürdürülmesi gerekmektedir.
Orta vadeli yüzde 5 hedefine varmak amacıyla, enflasyon hedeflemesi rejimi tüm
unsurlarıyla uygulanacaktır. Bu süreçte, enflasyonun öngörülen tahmin patikası
çerçevesindeki gelişimi sürekli ve yakından izlenecektir. Yüzde 5 hedefine
varıncaya kadar gerçekleşen ve beklenen enflasyon oranı patikası ile para
politikası faiz oranı patikası arasındaki düzey güçlü bir dezenflasyonist denge
gözetilerek oluşturulacak ve bu denge sürekli korunacaktır.
Mevcut verilerin yanı sıra elde edilecek her türlü yeni verinin enflasyon
beklentileri ve fiyatlama davranışlarında orta vadeli hedef patikasından sapma
riskine işaret etmesi durumunda ilave sıkılaştırma önden ve kararlılıkla
yapılacaktır. Bu kapsamda, enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışlarına
ilişkin göstergeler, yayılım endeksleri, talep ve maliyet unsurları ve
enflasyon beklentilerinin tahmin ufku içerisinde hedefleriyle uyumu yakından
izlenecektir. Para politikasındaki bu sıkı duruş, hedef ufku içerisinde ülke
risk priminin düşmesine, Türk lirası tasarrufların özendirilmesine, ters para
ikamesinin başlamasına, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesine ve
finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesine katkı yapacaktır. Bu durum,
bir yandan makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkilenirken, diğer
yandan para politikasının sıkılık düzeyinin bu koşullar altında uyarlanmasına
da imkân sağlayacaktır” şeklinde belirtildi.
Önemli bir destek sağlayacak
Merkez Bankası’nın hükümete gönderdiği mektupta hukuk ve ekonomi alanındaki
reformaların enflasyon sürecine etkisinin nasıl olacağı değerlendirilerek “Orta
vadeli yüzde 5 hedefine ulaşmada güçlü politika koordinasyonu dâhilinde para ve
maliye politikası arasındaki eş güdümün güçlendirilmesiyle sağlanacak mali
konsolidasyon enflasyon hedeflerine varılmasında çok önemli bir girdi
sağlayacaktır. Bu çerçevede mali disiplinin kararlılıkla sürdürülmesi kritik
bir öncelik olarak önemini korumaktadır. Mali duruşun yanı sıra
yönetilen/yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları, gelirler politikası ve
kamu borçlanma stratejisinin de para politikası hedefleriyle uyumlu bir şekilde
belirlenmesi, enflasyonla mücadelemizi destekleyecektir.
Ayrıca hukuk ve ekonomi alanında atılacak reform adımları beklenti kanalıyla
dezenflasyonist sürece önemli bir destek sağlayacaktır. Enflasyondaki katılık
ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara devam edilmesi, fiyat istikrarına ve
dolayısıyla toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu kapsamda TCMB,
yapısal unsurları analiz etmeye, politika önerileri geliştirmeye ve enflasyonla
mücadelenin önemi konusunda ilgili paydaşlar ve kamuoyu nezdinde farkındalık
oluşturmaya yönelik çalışmalarına devam edecektir. Diğer taraftan, para
politikasının kurgulanması ve uygulanmasında, şeffaflık, öngörülebilirlik ve
hesap verebilirliğin artırılması ve geliştirilmesi suretiyle para politikasına
olan güvenin iyileştirilmesi yönünde de adımlar atılacaktır.
Sonuç olarak, fiyat istikrarının sağlanması hedefi doğrultusunda Merkez Bankası
elindeki tüm araçları tam, zamanlı, etkili, güçlü ve kararlı bir şekilde
uygulamaya devam edecektir. Diğer yandan, enflasyon hedeflemesi rejiminde
toplumun bütün katmanlarının fiyat istikrarı hedefine odaklanması, buna
inanması, karar alıcıların ve politika üretenlerin bu yönde adımları kararlı
bir şekilde atmaları esastır. Bu çerçevede, enflasyonla mücadele sürecini tüm
tarafların da sahiplendiği bir sürece dönüştürmek üzere açık, samimi ve etkili
bir iş birliği ve iletişim politikası yürütülecektir” ifadeleri kullanıldı. (İHA)