Emir Hepoğlu,
Tourism Today için kaleme aldığı yazısında eleştirdiği konuları kaleme aldı.
Emir Hepoğlu, “Siz de eleştirdiklerimizden misiniz?” başlığını taşıyan
yazısında personel sorunu konusunda “Personel istihdam probleminin, sanki
geçtiğimiz yıl pandemiyle birlikte ortaya çıkmış gibi anlatmaya çalışanları”
eleştirdiğini dile getirdi.
İşte Emir Hepoğlu’nun yazısı:
Siz de eleştirdiklerimizden misiniz?
Bir insanı, bir konuyu, bir
yapıtı, doğru ve yanlış yönlerini bulup göstermek amacıyla yapılan inceleme
(ince-eleme) olayı olarak bilinir ‘’ELEŞTİRİ’’.
Yaygın bir kanı olarak genellikle yanlış görülenleri belirtme işi olarak da
anılsa da aslında durum hiç de öyle değildir. Aksine eleştiri objektif olduğu
sürece ziyadesiyle geliştirir.
Elbette bu eleştirilen kişinin eleştiriyi ne kadar kaldırdığı ile de direk
ilintili bir durumdur. Zira bazı milletler de (misal bizim millet) eleştirilmek
pek hoş karşılanmaz. Çünkü biz hep haklıyızdır ve eleştiren hain dümbelek
mutlaka bizi kıskandığı için bu hadsizliğe yeltenmiştir.
Turizm sektöründe öyle aman aman bir magazin içeriği üretilme durumu (!) söz
konusu olmadığından haber başlıkları da ister istemez, doluluk oranları,
krizler, ekonomik etkiler ve diğer mevzular ile sınırlı kalmaktadır.
Bu, turizm gibi rengarenk bir sektörü sadece ekonomi bağlamında değerlendirip
gri ve lacivert renklere bürümek isteyen kıymetli sektör erklerinin bakış açısı
ile şekillenmiş bir durum.
Fakat ben ve muadilim ‘’çıkıntı yazar’’ taife, durum tespiti adı
altında, arızalı gördüğü hususları kamuoyu ile paylaşmayı kendine verilmiş
kutsal bir vazife gibi görür ve uygular.
Mesela benim bu aralar en popüler mecram INSTAGRAM Story. Nerede ise her akşam
orada sektörle ilgili haber başlıklarını, içeriğini, yazanı, yazdıranı, sebep
olanı, sülalesini ve konuyla ilişkili kim varsa en kralından eleştiriyor ve
konuyu tartışmaya açıyorum.
Kimi ve neyi mi eleştiriyorum;
·
Bundan 100 yıl önce icat edilmiş ve
nerede ise 1500 otel tarafından kullanılmış modası geçmiş konsepti sanki
fırından 15 dakika önce çıkmış gibi pazarlamaya çalışıp milleti salak yerine
koyanları.
·
Bundan yaklaşık 15 yıl önce kalabalıklar
tarafından haykırılan ama bir türlü duyulmak istenmeyen personel istihdam
probleminin, sanki geçtiğimiz yıl pandemiyle birlikte ortaya çıkmış gibi
anlatmaya çalışanları.
·
Gayet iddiasız bir bölgede, olağanüstü
iddiasız otelini çok kısa sürede büyük fark yarattı diye lanse etmeye
çalışanları.
·
Çuvalla para döktükleri belli olan ücubik
ve olabildiğince marjinal reklam filmi ile dikkat çekmeye çalışan,
izleyene ‘’Birader bizim burada her
türlü enteresan mevzuyu yaşarsın bak haberin ola’’ mesajını yekten veren, ama
tesisi aile oteli olarak satan kafası ÇOK karışık yatırımcı ve maarketinkkk
ahalisini.
·
Proje hazırlatıp, teklif yazdırıp, firmayı
2 sene boyunca totalde 6 kez tesise davet eden, ancak ne hikmetse her defasında
maillerine, telefonuna ve hatta whatsapp mesajlarına dönmeyen, ama her fırsatta
sektörün en iyisi, en kalitelisi, en ulaşılmazı olduklarını iddia eden
hayalperver genç, dinamik, tazecik yöneticileri.
·
Hiç utanmadan bundan 2 yıl önce çekilmiş
reklam filmini karesi, karesine kopyalayarak aynısını çektirenleri ve yine hiç
utanmadan bu çalıntı fikre lansman yapanları.
·
Fasulyeden dernek kurduktan sonra,
birkaç önemli toplantıda gözüküp oradaki yatırımcı ve STK başkanlarıyla
fotoğraf çektiren ve bunu kullanarak kendince network yaratmaya çalışan
ezikleri.
·
Yıllar boyu çalıştığı oteli yakaladığı
her fırsatta eleştiren, küfreden, ezikleyen ancak her ne hikmetse bir türlü
oradan da ayrılmayan, gitse bile kısa bir süre sonra süklüm püklüm geri dönen
cibilliyetsizleri.
Acaba siz de bizim eleştirdiklerimizden misiniz?
Yoksa hiç eleştirilmek istemeyenlerden misiniz? Eğer eleştirilmek hoşunuza
gitmiyorsa Aristotales’in dediği gibi yapmalısınız; HİÇ BİR ŞEY YAPMAYIN, HİÇ BİR ŞEY SÖYLEMEYİN,
HİÇ BİR ŞEY OLMAYIN.