Efecan Alıcı: “Misafirlerimize sadece konaklama değil, bir ‘iyi yaşam’ deneyimi vaat ediyoruz”
- 5.09.2025
- 10 H

Dünyanın en fazla ziyaretçi ağırlayan
şehirlerinden İstanbul’da yer alan The Westin İstanbul Nişantaşı’nın Genel
Müdürü Efecan Alıcı, Tourism Today’ın sorularını yanıtladı.
Tuncay Sevin / Tourism Today
The Westin Istanbul Nişantaşı’nın sunduğu hizmet ve hedeflerini açıklayan Efecan Alıcı, İstanbul
hakkında da dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Rekabetin ve otel çeşitliliğinin bol olduğu bir şehirdesiniz. The Westin Istanbul
Nişantaşı, bu rekabette öne çıkabilmek için neler yapıyor?
İstanbul, dünya çapında bir
destinasyon ve bu durum, doğal olarak otelcilik sektöründe de yoğun bir
rekabeti beraberinde getiriyor. The Westin İstanbul Nişantaşı olarak bu
rekabette öne çıkmak için öncelikle bizi doğrudan ayrıştıran global marka
felsefemize odaklanıyoruz. Marriott International çatısı altında,
premium-distinctive segmentte yer alan Westin, dünyada "well-being"
temasını sahiplenen sayılı otel markalarından biridir. Markanın bu felsefesi,
altı temel sütun üzerine kuruludur: "İyi Uyu, İyi Beslen, İyi Hareket Et,
İyi Hisset, İyi Çalış ve İyi Zaman Geçir". Ödüllü Heavenly® Bed
yataklarımız, sağlıklı Eat Well menülerimiz ve WestinWORKOUT® fitness stüdyomuz
gibi imza deneyimlerimiz, bu felsefenin otelimizdeki somut yansımalarıdır.
Nişantaşı'ndaki konumumuz ise en
büyük stratejik avantajlarımızdan biri. Nişantaşı'nın, Türkiye'nin en lüks ve
prestijli alışveriş markalarına ev sahipliği yapan bir merkez olması, misafirlerimize
eşsiz bir alışveriş deneyimi sunuyor. Aynı zamanda İstanbul Kongre Merkezi ve
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ne olan yakınlığımızla kongre ve iş dünyası için de
cazip bir lokasyondayız. Ancak bizi rakiplerimizden ayrıştıran en önemli
unsurun hizmet kalitemiz olduğuna inanıyorum. Ayrıca bu noktada en büyük
gücümüzün, açıldığımız günden bu yana misafir memnuniyeti skorlarımızı
istikrarlı bir şekilde en üst seviyede tutan profesyonel ekibimiz olduğunu da
gururla belirtmek isterim.
İstanbul'da olmak bir avantaj mı
dezavantaj mı?
İstanbul'da olmak büyük bir avantaj
olmakla birlikte, bu yılın getirdiği kendine has zorlukları da göz ardı etmemek
gerekir. Küresel turizmdeki genel yavaşlama ve artan maliyetler nedeniyle
İstanbul'un "pahalı bir destinasyon" olarak algılanmaya başlamasının
getirdiği dezavantajları da yaşıyoruz. Geçtiğimiz yılki rekorların ardından bu
senenin ivme olarak biraz daha geride kalması, sektör olarak daha stratejik,
niş pazarlara odaklı ve verimliliği yüksek çalışmamızı gerektiriyor. Bu
rekabetçi ortam, bizi sürekli olarak hizmet kalitemizi artırmaya ve
misafirlerimize ödedikleri bedelin karşılığını fazlasıyla alacakları bir
deneyim sunmaya teşvik ediyor. Dolayısıyla, mevcut zorlukları birer tehdit
olarak değil, kendimizi geliştirmemiz için birer fırsat olarak görüyoruz.
Türkiye'de otelcilik yapmak artık çok
daha zor. Maliyetler ve personel en büyük sorunlar. Bu konudaki düşünceleriniz
nedir?
Türkiye'de ve global ölçekte
otelcilik sektörünün artan maliyetler ve nitelikli personel bulma konusunda
zorluklar yaşadığı bir gerçek. Özellikle son yıllarda enerji, gıda ve
operasyonel giderlerdeki artışlar, bütçelerimizi daha dikkatli yönetmemizi
gerektiriyor. 2025 yılı turizm tesisleri birim maliyetlerindeki artışlar da bu
durumu gözler önüne seriyor. Biz bu zorlukları proaktif bir yaklaşımla
yönetiyoruz. Maliyet yönetimi konusunda verimliliği artırıcı teknolojik
çözümlerden ve sürdürülebilirlik odaklı uygulamalardan faydalanıyoruz. Enerji
tasarrufu sağlayan sistemler ve atık yönetimi gibi konulara yatırım yaparak hem
çevresel sorumluluğumuzu yerine getiriyor hem de uzun vadede maliyet avantajı
sağlıyoruz.
Personel konusunda ise en büyük yatırımımızın insan kaynağımız olduğuna
inanıyoruz. Çalışanlarımızın mutluluğu ve profesyonel gelişimi, misafir
memnuniyetine doğrudan yansıyan en önemli unsurdur. Bu nedenle, ekibimize
sürekli eğitim imkanları sunuyor, adil bir çalışma ortamı yaratıyor ve kariyer
gelişimlerini destekliyoruz. Sektördeki personel sirkülasyonunun farkındayız ve
bu sorunu, çalışanlarımıza kendilerini değerli hissettikleri ve bir parçası
olmaktan gurur duydukları bir kurum kültürü sunarak aşmaya çalışıyoruz. Nitekim
misafir yorumlarında personelimizin yardımseverliği ve profesyonelliğinin
sıklıkla vurgulanması, bu yaklaşımımızın bir sonucudur.
Misafir profiliniz hedeflediğiniz
doğrultuda mı ilerliyor yoksa İstanbul sizi nereye götürüyorsa orada mısınız?
Misafir profilimiz, hedeflerimiz
doğrultusunda gelişirken İstanbul’un dinamiklerine de proaktif biçimde uyum
sağlıyor. Pazar trendlerini yakından takip ettiğimizde, geleneksel kaynak
pazarlarımız olan Avrupa ve Orta Doğu’da kısmi bir yavaşlama gözlemliyoruz. Bu
durumu dengelemek adına, yüksek potansiyele sahip Amerika ve Asya pazarlarına
yönelik pazarlama ve iletişim çalışmalarımıza ağırlık veriyoruz. Bu pazarların
beklentilerini analiz ederek özel stratejiler geliştiriyor ve
kişiselleştirilmiş deneyimler sunuyoruz. Böylece yeni bir çekim gücü
yaratırken, marka kimliğimizden ödün vermeden teknolojinin sunduğu imkanlarla
İstanbul’un sunduğu fırsatlara esnek ve vizyoner bir şekilde yön veriyor,
pazarımızı bilinçli olarak genişletiyoruz.
2025 yılsonu hedefiniz nedir? Bu
hedefin neresindedesiniz?
Türkiye'nin 2025 yılı için
belirlediği 65 milyon ziyaretçi hedefi hepimiz için bir yol haritasıdır. Ancak
ilk yarıyılda ulaşılan 26 milyonluk rakam, bu ivmeyle devam edilmesi durumunda
yılsonu hedefinin oldukça iddialı olduğunu ve ulaşılması için sektör olarak
hepimizin ekstra çaba göstermesi gerektiğini gösteriyor. Sektör genelinde
geçtiğimiz yıla kıyasla daha yavaş bir büyüme söz konusu. Biz bu genel tablo
içerisinde, The Westin İstanbul Nişantaşı olarak kendi hedeflerimize odaklanmış
durumdayız. Pazar payımızı artırma, misafir memnuniyetini en üst düzeyde tutma
ve gelir yönetimi hedeflerimize ulaşma konusunda planlarımız dahilinde emin
adımlarla ilerliyoruz. Özellikle içinde bulunduğumuz zorlu pazarda, verimlilik
ve misafir memnuniyeti odaklı stratejilerimizle hedeflerimize ulaşacağımıza
inanıyoruz.
Son olarak İstanbul’u sormak
istiyorum. Türkiye’nin turizm potansiyeli olarak en zengin şehri İstanbul’dur.
İstanbul turizmi sizce ne durumda? Yani İstanbul turizmi hak ettiği yerde mi?
İstanbul, şüphesiz Türkiye'nin en
değerli turizm markası ve dünyanın sayılı destinasyonlarından biridir. Ancak
İstanbul'un potansiyelinin tamamını kullandığını ve tam olarak hak ettiği yerde
olduğunu söylemek için henüz erken. Bu büyük potansiyeli tam anlamıyla realize
edebilmek için sektör olarak hepimize düşen sorumluluklar var. Özellikle kısa
vadeli kazançlar uğruna şehrin marka değerine zarar veren fırsatçı
yaklaşımlardan kaçınmalıyız. Fahiş fiyatlandırma, hizmet kalitesindeki standart
eksiklikleri ve sürdürülebilirlikten uzak anlayışlar, uzun vadede en büyük
zararı yine bizlere, yani İstanbul turizmine verir.
Misafirin bir kerelik değil,
defalarca gelmek isteyeceği, tavsiye edeceği bir destinasyon algısı yaratmak
zorundayız. Bu noktada, toplumun her kesiminde turizm bilincini artırmak ve
İstanbul'u bir bütün olarak koruyup yüceltecek ortak bir akılla hareket etmek,
uzun vadeli başarının anahtarıdır. Sadece tarihi yarımadadan ibaret olmayan,
gastronomi, sağlık, kongre ve sanat turizmi gibi alanlarda da zenginliğini tüm
dünyaya doğru bir şekilde sunan bir İstanbul’un gerçek potansiyeline o zaman
ulaşacağına inanıyorum.