Atalarından kalan tarihi düğmeli evi restore edip turizme kazandırdı
- 30.06.2025
- 1 Day

Antalya'nın Akseki ilçesi Sarıhacılar
köyünde turistlerin ilgi odağı olan tarihi "Düğmeli evler" bir bir
restore edilerek turizme kazandırılıyor. Sarıhacılar'da göç nedeniyle bakımsız
kalan tarihi düğmeli evlerin turizme kazandırılması için başlatılan restorasyon
çalışmaları sürüyor.
"BİR ZAMANLAR TERK EDİLMİŞ
KÖYDÜ"
Ekonomik
nedenlerle bir zamanlar tamamen boşalan ve özgün mimarisiyle dikkat çeken
Sarıhacılar köyündeki tarihi "Düğmeli evler" aslına uygun olarak
restore edilerek geleneksel Türk mimarisini köyde yaşatma çalışmaları devam
ediyor.
Antalya'nın Akseki ilçesine bağlı Sarıhacılar köyü,
tarihi İpek Yolu'nun üzerinde kurulmuş. Köyün ahşap oymacılığının en güzel
örneklerinden birini barındıran 600 yıllık camisi, tarihi geçmişe ışık tutuyor.
Geçmişte Konya ve Antalya arasındaki tarihi kervan yolları üzerinde önemli bir
mola yeri olan Sarıhacılar'da yörenin sivil konut mimarisinin özgün
örneklerinden olan düğmeli evler ve eski konaklar, geçmişin görkemini yansıtan
birer kültür mirası niteliğinde. Birçoğu zamanla yıkılan tarihi evler, son
yıllarda birer birer restore edilerek yeniden ayağa kaldırılıyor. Sedir katran
ağacından yapılan iskeletleri ve birbirine kenetlenen ahşaplarıyla düğmeli
evler, dünyada sadece bu bölgede bulunuyor.
Antalya'nın tarih dolu ilçesi Akseki'nin 800 yıllık
geçmişi olan Sarıhacılar Mahallesi'nde bulunan ve atalarından kalan
"Osmanil" konağı olarak bilinen 200 yıllık tarihi düğmeli ev, evin
dördüncü kuşak torunu olan Berna Dincer tarafından restore ettirildi. 200
yıllık tarihi düğmeli ev mirasçılar tarafından aslına uygun olarak restore
edilip turizme açılıyor.
"ATA MİRASINA SAHİP ÇIKMANIN
MUTLULUĞUNU YAŞIYORUM"
Aslen
Antalya'da ikamet eden ve atalarının Sarıhacılar köyünden olan Berna Dincer,
"Osmanil" konağı olarak bilinen 200 yıllık bir tarihe sahip olan
düğmeli evi ayağa kaldırarak ata mirasına sahip çıkmanın mutluluğunu yaşadığını
söyledi.
"EVİN DÖRDÜNCÜ KUŞAK TORUNUYUM"
Kendisinin
emekli olduğunu ve evin dördüncü kuşak torunu olduğunu söyleyen Dinçer,
"Evin geçmişi yaklaşık 200 yıllıktır. Atalarımızdan kalan bu evde oturan
da olmadığı için yıkılmaya başladı. Atıl durumda olan bu tarihi düğmeli evin
restorasyonuna 2017 yılında başladık ve 2020 yılında tamamladık. Bu evde aile
olarak kalma hayallerimiz var. Kalabalık bir aileyiz. Onun için 5 oda yaptık ve
her odada tuvaleti duşu olsun istedik. Daha önce bu eve ananem ve dedem her
sene yazları gelirdi. Fakat kendileri 2002 yılında vefat ettiler. Dolayısıyla
bu eve o yıldan sonra gelip giden olmadı ve ev bakımsızlıktan zamanla
yıkıldı" dedi.
"3 KIZ KARDEŞ RESTORASYON İÇİN YASAL
SÜRECİ BAŞLATTI"
Dincer,
"2017 yılında teyzemler devletin vermiş olduğu teşvik ile bu evi
restorasyon ettirebileceklerini öğrendiler. Kendileri çok heyecanlandılar. 3
kız kardeş annem ve iki teyzem bu evi restore ettirmek için tüm yasal süreçlere
başladı. Proje hazırlanarak Koruma Kuruluna onaylattırıp gerekli izinleri
alarak inşaata başladık. Evin bütün duvarları yıkılmıştı. Sıfırdan yeniden
tarihine özgü ayağa kaldırıldı. Tabi ki bu bir zaman aldı. Restorasyonu
yaparken araya pandemi girdi ve süreç uzadı. 2020 yılında ise tamamlandı"
diye konuştu.
"BEN HARİÇ DİĞER DÖRDÜNCÜ KUŞAK
GENÇLERİ ÇOK İLGİ DUYMADILAR"
Kendisinden
başka ailenin dördüncü kuşak gençlerinin ilgi duymadığını anlatan Dincer,
"Aslında evin restorasyonu bittikten sonra da ailenin dördüncü kuşak
gençleri çok ilgi duymadı. Ben geçen yıl ağustos ayında Antalya'da havaların
çok sıcak gitmesi ile buraya gelip 2 buçuk ay kaldım. İnternet zor çekmesine
rağmen burada huzur vardı. Hemen çalışmalara başladım. Bir yandan bahçeyi, bir
yandan evi düzenliyordum. Köydeki akrabalarımız, hemşerilerimiz bana yardımcı
oluyorlar. Benim gibi kuşakların buralarda olmaları onları da çok mutlu ediyor.
Umarım bu dalga dalga yayılır ve genç kuşaklara da sirayet eder ve onlarda
burada yaşamaya başlarlar. Bu köyde huzur, doğanın güzelliği ve rahatlık
dışındaki beni cezbeden en büyük şey, burada hiçbir beton yapının olmaması
oldu. Etrafta yıkık çok ev var fakat yıkılı evlerin görüntüsü, estetiği,
mimarisi ve gözü yormaması, dinlendirici olması beni gerçekten cezbetti. Burada
yaşamaya değer kılan bir neden de budur" şeklinde konuştu.