The argument in favor of using filler text goes something like this: If you use any real content in the Consulting Process anytime you reach.

  • img
  • img
  • img
  • img
  • img
  • img

Get In Touch

Güncel Haberler
Otel
Acente
Destinasyon
Vacation
Havacılık
Cruise
Teknoloji
Spor
Sağlık
Sanat

Bakan Ersoy: “Önümüzdeki yıllar, yeni rekorlarla ülkemizi zirveye taşıdığımız yıllar olacak”

Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) tarafından bu yıl 15’incisi düzenlenen olan Uluslararası Resort Turizm Kongresi, Nirvana Cosmopolitan Hotel’de gerçekleştiriliyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nin açılışında yaptığı konuş şöyle “15. yılına erişen kongremiz, bu yıl “Yeni Stratejilerle Fark Yarat” temasıyla düzenleniyor. Sektörümüzün geleceğini, sürdürülebilirlik politikalarını, pazar çeşitliliğini ve yeni trendleri değerlendirerek; fikir alışverişi, güçlü iletişim, iş birliği ve tecrübe paylaşımıyla söz konusu başlıklarda ihtiyaç duyulan cevapları ve çözümleri üreteceğimize inanıyorum.

2018 yılında göreve başlamamızın ardından önemli strateji değişikliklerine gittiğimizi biliyorsunuz. Bu doğrultuda atılan adımların sonuçlarını turizm rakamlarımızda ve dünya turizm ligindeki yerimizde rahatlıkla görebiliyoruz. Artık Türkiye, küresel çapta bir turizm markası haline gelmiş durumda. Bu yılın verilerinden bahsetmeden önce sizlere 2025 yılının kısa bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Ülkemiz krizlere karşı açık ve hassas bir coğrafyada yer alıyor, bu değiştiremeyeceğimiz bir gerçek. Yıllardır süren Rusya Ukrayna Savaşının olumsuz etkilerine rağmen ön rezervasyonlar bize 2025 yılının çok iyi bir sezona sahip olacağının sinyallerini vermişti... Ancak tam da Paskalya tatiline gelen 23 Nisan İstanbul depremi hemen ardından başlayan Hindistan Pakistan savaşı, 12-24 Haziran tarihleri arasındaki İsrail İran savaşı ve İran’daki nükleer tesislerin hedef alınabileceği endişesi kıyı bölgelerinde aile ağırlıklı rezervasyonlarda iptallere ve yeni rezervasyon akışının yavaşlamasına sebebiyet verdi.

Önceki yıllarda olsa, turizmcilerin “Sezon başlamadan bitti” demesine yol açabilecek bu gelişmelere rağmen bugün koyduğumuz hedefleri bir bir geride bırakıyoruz. Çünkü attığımız adımlarla birlikte krizlere dayanıklı bir turizm sektörü oluşturma hedefi noktasında başarılı olduk. Yaşanan bu krizlerde, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile birlikte başlattığımız çok yoğun tanıtım kampanyaları ile rezervasyon akışını tekrar hızlandırdık ve şimdi sizlere bir kez daha aktaracağım başarıyı yakaladık.

Türkiye’de, bu yılın 9 ayında 50 milyon ziyaretçiyi ağırladık. En önemlisi de gecelik yabancı turist harcamamız geçen yıla göre yüzde 9’luk artışla 116 dolar seviyesine çıkmıştır. Bu sayede turizm gelirimiz de %5,7 oranında artarak 50 milyar dolar seviyesini geride bırakmıştır. Bu gelirin tüm zamanların ilk üç çeyrek rekoru olduğunun da altını çizmek isterim.
Gelin bu rakamlara biraz daha detaylı bakalım. Göreve başladığımız dönemde, 2017 yılında ilk üç çeyrekte 24,6 milyar dolar gelir elde eden Türkiye bugün aynı dönemde 50 milyar dolar kazanç sağladı. Artış %100’ün de üstünde.

Kişi başı gecelik harcama da önemli kazanımlar elde ettiğimiz kalemlerden birisi oldu. Yine göreve başladığımız dönemden örnek verecek olursak, o dönemde yabancı ziyaretçilerimiz için 83 dolar olan gecelik harcama bugün 116 dolara çıktı. %40 artış sağladık.
Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan çok ciddi olumsuzluklara rağmen elde edilen bu başarı, göreve geldiğimiz günden beri ortaya koyduğumuz “nitelikli turizm” hedef ve yaklaşımının; ekonomik anlamda daha güçlü etkisi olacak turist profilini ülkemize çekme noktasında katettiğimiz ciddi mesafenin sonucudur.

2017’de dünyada en çok turist çeken ülkeler arasında 8’inci sıradaydık. Geçen yıl 62,3 milyon ziyaretçi ile bu alanda 4. ülke konumuna yükseldik.  Yine Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün verilerine göre turizm gelirlerinde 2017 dünya sıralamasında 15. ülkeydik, 2024’te elde ettiğimiz 61,1 milyar dolar gelirle 7’nciliğe yükseldik.
Çeşitli vesilelerle sürekli vurguluyorum; Türkiye’nin sahip olduğu rakipsiz potansiyel, ancak ve ancak onu değerlendirmeyi, doğru şekilde yönetmeyi başardığımızda fayda ve fark yaratabilir. Küresel turizm endüstrisinde genel kabul görmüş unsurlara ek olarak gün geçtikçe farklı etmenlerin belirleyici olduğunu ve hâkim paradigmanın sürekli değiştiğini görüyoruz. Buna rakip pazarlarımızda yaşanan gelişmeleri de eklemek lazım. O halde doğru planlamaları yaparak ve bütüncül bir strateji uygulayarak güncel kalmak, akılcı adımlar atmak, değişim ve dönüşümde öncü olmak ve etkili tanıtım yapmak elzemdir.
Bakanlık olarak, değişen dinamikleri dikkate alarak çeşitlilik temelinde şekillendirdiğimiz çok yönlü bir turizm stratejisi izliyoruz. Odak noktamız turizmi 81 ilimize ve yılın 12 ayına yaymak; ürün çeşitliliğini artırarak Türkiye’yi dört mevsim deneyimlenebilen, küresel ölçekte tanınan önemli bir cazibe merkezi haline getirmektir.

Bu doğrultuda gastronomiden sağlığa, inançtan spora 60’dan fazla ürünümüzle Türkiye’yi turizmin her kulvarında öne çıkan bir ülke haline getirmenin adımlarını attık. Çok önemli kazanımlar elde ettik. Bunları koruyarak ve daha fazlasını hedefleyerek yolumuza devam ediyoruz ki bu da endüstrimizin en önemli gereklerinden biri haline gelmiş olan sürdürülebilirlik çalışmalarına yoğunlaşmayı beraberinde getiriyor.

2022 yılında harekete geçerek bu alanda da öncülük yaptık ve Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi ile hükümet nezdinde anlaşma yapan ilk ülke olduk. “Türkiye Çevresel ve Kültürel Sürdürülebilirlik Programı” sayesinde sadece üç yıl içinde 18 binden fazla konaklama tesisimiz sürdürülebilir turizm belgesi veya sertifikası almış durumdadır. GSTC kriterlerinin tamamını karşılayarak uluslararası geçerliliğe sahip 3. aşama sertifika almaya hak kazanan tesis sayımız ise 2091’dir. Rakamların açıkça gösterdiği üzere sürdürülebilirlik çalışmalarında dünya lideriyiz.
Bu noktada siz değerli paydaşlarımızın iş birliğini, bu yolda bizlerle omuz omuza yürüme kararlılığınızı bir kez daha vurgulamaktan memnuniyet duyuyorum. Bugün Türk turizmi küresel ölçekte göz kamaştırıyorsa bu başarıda sizlerin çok ciddi emeği var. Her birinize ayrı ayrı, canı gönülden teşekkür ediyorum.

Turizm de ürün çeşitliliğinin önemini vurguladık. Parantezi biraz genişletip, attığımız adımlara dair bilgileri de paylaşmak isterim. Bu noktada öne çıkan ana başlıklardan biri şüphesiz, Geleceğe Miras projesiyle çok farklı bir seviyeye taşıdığımız arkeoloji çalışmalarımızdır. Türk Arkeolojisinin altın çağı başladı derken hamaset yapmıyor, somut bir gerçeği ifade ediyoruz. 2026’da 800 arkeolojik çalışma yürütecek; bu eşsiz zenginliği ülkemiz ve insanlık için gün yüzüne çıkarmaya devam edeceğiz.
Yürüttüğümüz muazzam çalışmalarla antik kentlerimizi bütünüyle gün yüzüne çıkarıyoruz. Restorasyon çalışmalarıyla tarihi ayağa kaldırıyor; modern yaklaşımlarla inşa ettiğimiz karşılama merkezleri ve çevre düzenleme çalışmalarıyla, koruma kullanma dengesini gözeterek turizme kazandırıyoruz. İzmir’de Efes Antik Kenti, Antalya’da Side, Aspendos, Phaselis ve Olympos başta olmak üzere bir çok antik kentte yapılan çalışmalar sonrasında bu noktalar turizmin cazibe merkezleri haline gelmiş durumda.  
Antik kentlerimizi eski ihtişamlı günlerine döndürürken ülkemize gelen ziyaretçilerimizin bu yerleri gezerken eşsiz bir deneyim yaşamaları için de biliyorsunuz gece müzeciliği uygulamasını hayata geçirdik. Bu yıl 27 müze ve ören yerinde misafirlerimiz hava sıcaklıklarından etkilenmeden söz konusu alanları gezerek tarihe tanıklık etti. 550 binden fazla ziyaretçimizi gece müzeciliği kapsamında misafir ettik. Hatta uygulamamız bu yıl o kadar ilgi gördü ki normalde 1 Ekim’de biten uygulamamızı Efes, Side ve Galata Kulesi’nde 1ay daha uzattık.
Sizler de takip ediyorsunuzdur, Göbeklitepe ve Karahantepe’deki keşifler insanlık tarihine dair bilinenleri değiştirmiştir. Biliyoruz ki kadim Anadolu toprakları bağrında çok daha fazlasını saklıyor. Bahsettiğimiz alan Mısır Piramitlerinden 7.500, İngiltere’deki Stonhage’den ise 7.000 yıl eskiye uzanan bir coğrafya. Bu da insanlık tarihi açısından bölgenin önemini ortaya koyuyor.

Arkeoloji dünyasındaki en kapsamlı uluslararası çalışmalardan biri olan Taş Tepeler projemiz ile Neolitik Çağ’ın üzerindeki bilinmezlik örtüsünü kaldırmayı sürdüreceğiz. Önümüzdeki hafta Karahantepe’de Taş Tepeler projemizin beşinci yılını değerlendireceğiz. Kazılarda elde edilen ve tüm dünyada ses getireceğine inandığımız eserleri de kamuoyu ile paylaşacağız. 

Arkeolojik çalışmalarımızın bir getirisi olarak müze ve ören yerlerimizin ziyaretçi sayıları artamaya devam ediyor. 2024 yılında toplam 32,6 milyon; 2025 Ekim ayı itibarıyla ise yaklaşık 29,3 milyon ziyaretçi rakamlarına ulaştık.

Ürün çeşitliliği noktasında üzerinde önemle durduğumuz bir diğer başlık gastronomidir. 2022 yılında, dünyaca ünlü MICHELIN Rehberi’ne İstanbul’un dahil edilmesinin ardından, İzmir, Bodrum ve Muğla’nın da MICHELIN Guide rotalarına eklenmesi, bizim için gerçekten gurur verici bir gelişme oldu. Türk mutfağının gücünü küresel arenada bir kez daha vurgulayan MICHELIN Guide, bu yıl büyüleyici peri bacalarıyla ünlü Kapadokya’yı da listeye dahil etti.

Yeni bir gelişmeyi de sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Biliyorsunuz MICHELIN seçkisi için kentler bazında çalışmalar yürütülüyordu. Geldiğimiz noktada artık tüm Türkiye bu seçkinin radarında olacak. Kentin tamamı dahil olmasa da o kentin bir noktası seçkiye dahil edilebilecek. 

Amacımız, Türkiye’den daha fazla noktayı MICHELIN Rehberi’ne ekleyerek, Türk mutfağının zenginliğini ve ülkemizin gastronomide sunduğu üst düzey çeşitliliği daha geniş bir ziyaretçi kitlesine tanıtmaktır.

Son olarak, Türkiye’nin kültür ve turizm zenginliğini en renkli ve en güçlü şekilde uluslararası vitrine taşıyan Türkiye Kültür Yolu Festivalimize değinmek gerektiğini düşünüyorum. Kültür ve sanatın turizmle bütünleşmesini, birbirini destekleyen ve besleyen bir ekosistem oluşturmalarını sağlamak adına hayata geçirdiğimiz; aynı zamanda Avrupa Festivaller Birliği üyesi olan festivalimiz her yıl milyonları buluşturan eşsiz bir kültür-sanat markasına dönüşmüştür.

Bu yıl 20 şehirde gerçekleştirdiğimiz ve 180 güne yayılan Kültür Yolu Festivalimizde, 9500’den fazla etkinlik düzenleyerek 50 binen fazla sanatçıyı halkımızla buluşturduk. Bu rakamlara yaklaşabilen ikinci bir örnek yoktur.  İnşallah festivalimizi 2026 ve 2027 yılında yeni eklenecek şehirlerle 32 noktaya ulaştıracağız.

Özellikle iç turizm hareketini ciddi oranda desteklemesinin yanında festivalimizin şehirlerin ve bölgelerin sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına çok ciddi kazanım sağladığı bir gerçektir.

Başlıkları artırmak mümkün. Doğa turizminden sağlık ve spor turizmine, kruvazör turizminden alışveriş, toplantı ve inanç turizmine insanların tatilden, geziden, ziyaretten beklentileri neyse bizim o beklentileri karşılayacak ürün ve hizmetlerimiz artık var. Ancak turizmde zirveye oynayan bir ülke konumuna gelince var demekle iş bitmiyor. Var olanı artırmaya, çeşitlendirmeye, farklı kılmaya, özgünlük sunmaya devam etmeliyiz. Biz de tam olarak bunu yapıyoruz.

Bu noktada, yaptıklarımızın getirilerine ve özellikle turizmi deniz-kum-güneş sınırlamasından kurtarıp ülkemizin geneline yayma noktasında elde ettiklerimize dair birkaç örnek vermek doğru olacaktır.

Sakarya’dan Taraklı, Nevşehir’den Mustafapaşa, İzmir’den Birgi ve Şirince ile Antalya’dan Ormana’yı takiben 2025 yılı itibarıyla Muğla’dan Akyaka, İzmir’den Barbaros, Mardin’den Anıtlı ve yine Antalya’dan Kale Üçağızı köylerimiz, Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü tarafından “2025 En İyi Turizm Köyleri” arasında gösterilmiştir.
Yemyeşil ormanların denizle birleştiği, büyüleyici bir tarihin son derece zengin ve özgün bir kültürel mirasla kaynaştığı Karadeniz Bölgemiz, CNN Travel’ın “2024’te Ziyaret Edilmesi Gereken En İyi Yerler” listesinde yer almıştı. Bu yıl da National Geographic dergisinin “2026 Yılın En İyileri” listesine seçildi.

Türkiye’nin kültür başkenti İstanbul, dünyaca ünlü seyahat dergisi Wanderlust’ın 2025 Okuyucu Seyahat Ödülleri’nde “Avrupa’nın En Çok Ziyaret Edilmek İstenen Şehri” kategorisinde altın madalya kazanarak, dünya turizminde zirvedeki yerini bir kez daha pekiştirdi. Çok yakında İstanbul için güzel müjdelerimiz olacak.

Sonuç olarak; köylerimizden antik kentlerimize, metropollerimizden mutfağımıza, kültür ve sanatımıza kadar her unsuruyla, her bölgesiyle ve özgün değerleriyle turizmde en güçlü şekilde yerini almış, kazanımlarını koruyan ve zirveye yükselişini sürdüren bir ülke konumuna geldik.
Sayısını her geçen gün artırdığımız ürün ve deneyim çeşitliliğimizi daha etkin tanıtmak için 6 yıl önce kurduğumuz Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansımız aracılığıyla profesyonel iletişim çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çevik, esnek ve çok yönlü yapısıyla TGA, geleneksel medya ve sosyal medyadaki tanıtım ve reklam çalışmalarından basın mensupları, influencer ve tur operatörlerine yönelik ağırlamalara kadar kapsamlı bir strateji izleyerek, ülkemizin köklü tarihini, doğal güzelliklerini ve kültürünü tanıtmaya devam ediyor.
TGA ile 200’e yakın ülkede gerçekleştirdiğimiz çalışmalar sayesinde, Türkiye’nin dünyanın en etkili ve yoğun tanıtım yapan ülkelerinden biri haline geldiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ayrıca, Türkiye’nin 10 dilde yayın yapan küresel tanıtım platformu GoTürkiye’nin; Instagram, YouTube ve TikTok başta olmak üzere toplam 9 sosyal medya platformunda 21,2 milyon takipçiye ulaşması, ülkemizi zirvede konumlandıran başarılı tanıtım çalışmalarımızın bir başka somut örneğidir.

170'e yakın ülkede, bir milyardan fazla seyirciye doğrudan ulaşan Türk dizilerini de tanıtımımızın merkezine aldık. TGA tarafından hazırlanan ve tanınan Türk oyuncuların yer aldığı bu kampanya kapsamında İstanbul ve Antalya temalı 2 mini dizi yapıldı ve filmler hedef pazarlarımızda oldukça çok sevildi. 2,5 milyarı aşan gösterim elde eden bu iki mini dizi ile çok yönlü bir tanıtım kampanyası yapmış olduk. Şimdi kampanyanın 3. filmi ile farklı temalarda şehirlerimizi ve turizm ürünlerimizi tanıtmaya devam edeceğiz.

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün 26. Genel Kurulu gerçekleştirildi. TGA olarak 2025 yılı seçimlerinde bölgemizin en başarılı sonucunu alarak, 2026–2029 dönemi UN Tourism Affiliate Members Yönetim Kurulu’na yeniden seçildik.
Bu sonuç TGA’nın; sürdürülebilir turizm, destinasyon geliştirme ve kamu-özel sektör iş birliği alanlarındaki liderliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Nitelikli bir turizm stratejisiyle son yıllarda Türkiye, yalnızca değişen trendlere uyum sağlamaya çalışan bir oyuncu olmaktan sıyrılmış, küresel turizm politikalarının şekillenmesinde aktif rol oynayan bir ülke konumuna yükselmiştir.
Siz değerli paydaşlarımızla omuz omuza, 64 milyar dolarlık 2025 yılı turizm geliri hedefimize ulaşacağımıza; birlikte ortaya koyacağımız her yeni hedefi de yakalayıp aşacağımıza yürekten inanıyorum. Birlikteliğimizin aşamayacağı engel, üstesinden gelemeyeceği zorluk yoktur. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllar, yeni rekorlarla Türk turizmini küresel arenada zirveye taşıdığımıza şahitlik edecektir.

Önümüzdeki yıllar yeni rekorlarla ülkemizi zirveye taşıdığımız yıllar olacaktır. Fakat şu da bir gerçek ki mevsim kaymaları ile karşı karşıyayız. Bu sene de deneyimlediğimiz üzere nisan ve mayıs ayları geçmiş yıllara göre soğuk geçti fakat ekim kasım ayları da tam tersi olarak mevsim sıcaklıklarının üzerinde seyretti. Ya ‘vah vah’ diyeceğiz ya da harekete geçeceğiz. Biz bakanlık olarak tur operatörleri ile indirim konusunda görüştük.  Aynı şekilde DHMİ’nin destinasyonlara sağladığı kış sübvansiyonlarını yeniden başlatacağız. Vergi indirimi uygulamasını nisan mayıs aylarını kapsayacak şekilde uzattık. Uçakların nisan ve mayıs ayında hizmet indirimlerini yüzde 10 indirdik. Bununla birlikte yüzde 5 fiyat indirimine gidildi. Nisan mayıs ayında erken rezervasyon indirimlerini kapatmamamız gerekiyor. Erken rezervasyonları otel dolana kadar devam ettirmemiz gerekiyor. Siz otelcilerden ricam budur. Hep birlikte bu manzaraya sahip çıkarsak sezonu uzatırız. Çünkü bu mevsim kaymaları devam edecek. Rakiplerimiz turizmi yatırım yapıyor. Biz de tabii ki oturup izlemeyeceğiz. Elimizden geleni yapacağız.

Başta AKTOB, TÜROFED ve Türkiye İş Bankası olmak üzere kongremizin gerçekleşmesinde emeği olan bütün kurum, kuruluş ve şahıslara teşekkür ediyorum. Çözüm üreten, sonuç alan, iletişim ve iş birliği kanalları açan nice birlikteliklerde buluşma temennisiyle hepinize saygılar sunuyorum."